Anasayfa
<bgsound src="http://literotica.com/audio/2011/sound_2011_02/anonymous_sodamnhot.mp3" loop="true">

Ayla

           Ayla, kontrolü kaybetmek üzere olduğunun bilincindeydi. Ateş, tüm vücuduna yayılmıştı artık. Gözlerini kaldırıp kocasına baktı. Yuvarlak m asanın tam öbür tarafında, dirseklerini masaya dayamış, yanındaki Yunanlı'yla, koyu bir konuşmaya dalmıştı Burhan. Ayla'nın bakışlarını farkedince, gözlerini ona çevirdi. Bir an bakıştılar.

          Aslında gözlerinden yalvarma fışkırdığının farkındaydı Ayla. Kurtarılmayı bekliyordu. Ama umduğunu bulamadı kocasının gözlerinde. Sarhoş olduğu belliydi Burhan'ın. Yalnızca gülümsedi. Sonra yine y anındakiyle konuşmayı sürdürdü. Ya olup bitenin farkında değildi, ya da aldırmıyordu.

          Ayla'nın bacakları titriyordu artık. Götü, elinde olmadan giderek açılıyor, yavaş hareketlerle içine girip çıkmakta olan parmağa, adeta kendiliğinden izin veriyordu. Başını çevirip, aklını başından alan parmağın, sol yanında ayakta durmakta olan sahibine baktı. Yüzü şehvetle kasılmıştı Yunanlı'nın. Gözleriyle sikiyordu onu. Sonra sağına, yandan vücudunu onunkine iyice yaslamış olan öbür Yunanlı'ya döndü. Adamın kazık gibi olmuş siki, beline dayanmıştı. Yüzündeki ifade ise arkadaşınınkinin, neredeyse aynıydı.

          "Tanrım, beni sikecekler..." diye düşündü Ayla, "Burada, herkesin içinde, ikisi birden sikecekler..."

          Adamın eli, aynı anda önden gelip eteğinin altına girdi. Bilinçsizce bacaklarını araladı Ayla. Sert, kalın ve kıllı parmaklar, bir anda amına ulaştılar. Sonra içlerinden biri, vıcık vıcık sulanmış amının dudakları arasından içine kayıverdi. İki parmak birden vardı şimdi içinde. Biri amında, öbürü götünde. Birden beli gelmeye başladı. Vücudu sarsılıyordu. Düşmemek için, masaya sıkı sıkı tutundu.

          Kendini biraz topladığında, yeniden Burhan'a baktı. Hiç bir şeyin farkında değildi kocası. Sonra bütün bunların nasıl olduğunu düşünmeye çalıştı.

          

          Bu Yunan adasına, daha bu sabah gelmişlerdi. İşin hoş yanı da, o gün evliliklerinin birinci yıldönümü olmasıydı. Erken saatlerde İzmir'den yola çıkarlarken hava sıcaktı. Ama burası çok daha sıcaktı tabii. Bu da hoşlarına gitmişti tabii. Bir yıllık çalışmanın yorgunluğunu atmaktan başka düşündükleri yoktu ikisinin de. Öğlenden sonra, kaldıkları otelin plajından denize girmişler, sonra odalarına çıkıp biraz dinlenmişlerdi. Gece de, evlilik yıldönümlerini eğlenerek kutlamaya karar vermişlerdi.

          Önce restoranda yemek yemişler, sonra da otelin gece kulübüne gitmişlerdi. Kısacık bir süre sonra da, şimdi onlarla birlikte masanın çevresinde durmakta olan üç Yunanlı yanlarına sokulmuştu.

          Ayla, onların kafalarından geçeni, daha ilk anda anlamıştı tabii. Bakışlarından belliydi bu. Üstelik, bütün bunların suçu, büyük ölçüde kendisindeydi. Aslında amacı, yalnızca Burhan'ı memnun etmekti. Kocası, onun tahrik edici olmasından hoşlanıyordu. Evlenme yıldönümlerinde onu iyice tahrik etmek istemiş ve bu amaçla giyinmişti o akşam.

          Aslında çok basitti giysisi. Uçuk mor, incecik jarse krepten yapılma bir şeydi. Üst kısmını, omuzlarından geçen ince askılar tutuyordu. Dekoltesi fazla değildi ama, memeleri, ince kumaşın altından tüm hatlarıyla belli oluyordu. Ayla her zaman gurur duymuştu memeleriyle. Pek büyük değillerdi gerçi ama, kütür kütür sert ve yusyuvarlaktılar.

          Giysinin kumaşı, karnını ve ince belinden sonra birden genişleyen yuvarlak kalçalarını iyice sarıyordu. Güzel görünmeyeceğini bildiği için, külot giymemişti. Göbeğinin çukurluğu belli oluyordu. Hatta, biraz aşağıda, çevresi iyice temizlenmiş amının üstünde bıraktığı bir tutam kılın kabarıklığı da belliydi. İncecik kumaş, arkadan da, kalçalarının arasına hafifçe giriyor ve vücudunun en güzel yerlerinden biri olan yuvarlak kalçalarını, başdöndürücü bir biçimde sergiliyordu.

          Eteği ise o kadar kısaydı ki, kalçalarının hemen altında bitiyordu. Kıyafetini, ayaklarına geçirdiği, alabildiğine yüksek topuklu, arkaları açık, ön tarafları ise tümüyle transparan bir plastikten yapılmış ayakkabılarla tamamlamıştı. Sanki çıplak gibi görünüyordu ayakları. Beyaz, pürüzsüz ve inanılmaz güzellikteki bacakları, ayakkabılarının yüksek topukları ve eteğinin kısalığı nedeniyle, daha da uzun görünüyordu. Kocası onu gördüğünde, gözleri parlamıştı.

          Ayla, restoranda da epey ilgi çekmişti görüntüsüyle ama, gece kulübüne gittiklerinde her şey başkalaşmıştı. Restoranda, otelin, büyük tamamı çeşitli ülkelerden yabancılardan oluşan müşterileri vardı yalnızca. Gece kulübü ise yarıyarıya Yunanlı'larla doluydu. Esmer ve aç bakışlı Yunanlı erkeklerle.

          Plaja oldukça yakındı, açık hava gece kulübü. İyice de kalabalıktı. Ama daha kapıdan girdikleri anda farkedilmişti Ayla. Kendilerine en dip tarafta, çevresinde ayakta durulan bu masayı bulana kadar dolaşmak zorunda kalmışlardı. Tüm bu süre zarfında da, onlarca Yunanlı, gözleriyle sikmişti Ayla'yı.

          Sonunda, garsona içkileri ısmarladıklarında, Burhan'ın ağzı kulaklarındaydı.Hep böyle olurdu zaten. Ayla başka erkeklerin ilgisini çektikçe mutlu oluyordu.

          "Çok güzelsin..." dedi karısına, "İnsanın aklını başından a lıyorsun... Üstelik yalnızca benim de değil..."

          Ayla gülümsedi ona. Doğrusu şikayeti yoktu. Deneyimleriyle, kocasının tahrik olmaya başladığını, gece ilerledikçe daha da çok tahrik olacağını biliyordu. Sonunda odalarına çekilip yalnız kaldıklarında, geceyi, müthiş bir sikişle noktalayacaklarına emindi. Çevreyi seyretmeye başladı.

          Hemen yanlarındaki masanın çevresinde, üç Yunanlı erkek vardı. Üçü de yakışıklıydı doğrusu. Üstelik, yalnız görüntüleriyle değil, giyinişleriyle de, turistlerden çok değişiktiler. Dar pantolonlar ve tiril tiril gömlekler giymişlerdi. Üçünün de yakaları iyice açıktı. Göğüslerindeki siyah kıvırcık kıllar, çok hoşuna gitmişti Ayla'nın.

          Anladığı kadarıyla, o da Yunanlı'ların hoşuna gitmişti. Kapkara gözleriyle, sürekli onu seyrediyorlardı. Bu da, içinin tatlı tatlı ürpermesine neden oluyordu tabii.

          Burhan biraz hızlı içiyor, Ayla'yı da peşinden sürüklüyordu bu akşam. Kısa sürede, ikisinin de kafaları iyi olmuştu. Ayla, kendini müziğin ritmine kaptırmış, olduğu yerde hafif hafif oynuyordu ki, yan masadaki Yunanlılardan biri yanlarında bitip onu dansa kaldırmıştı. İlk başlarda, birbirlerini seyretmişlerdi yalnızca. Ayla, Yunanlı'nın hoş bir erkeksilikteki vücudunu seyrediyordu. O da, Ayla'nın inanılmaz baştançıkarıcılıktaki güzelliklerini.

          Böyle seyredilmek çok hoşuna gitmişti Ayla'nın. Biraz da bu nedenle olmalı, giderek daha cüretlenmeye başlamıştı o da. Bir dansözün kıvraklığıyla dansediyordu.

          Ama asıl dananın kuyruğu, müzik birden yavaşa döndüğünde kopmuştu. Yunanlı onu bir anda kollarının arasına almış ve sert vücudunu onunkine yaslamıştı. Ayla'nın ilk hissettiği, karnına dayanan o müthiş sertlik olmuştu tabii. Yunanlı'nın kalkıp kazık gibi kesilmiş siki, sanki alev alev yanıyordu. Bu da, başının daha da fazla dönmeye başlamasına neden olmuştu yalnızca. Üstelik artık yalnızca içkinin etkisiyle değil, içinde birden tutuşuveren ateş nedeniyleydi bu.

          Yunanlı Ayla'nın direnmediğini farkeder etmez, biraz daha cesaretlenmiş ve daha sıkı sarılmıştı. Adeta ayakta sikiyordu onu. Bunun doğal sonucu da, Ayla'nın içindeki ateşin büyümesi olmuştu yalnızca. Kendini iyice bırakmıştı bu tanımadığı Yunanlı'nın kollarına. Amının, inanılmayacak kadar sulandığını hissediyordu. Başını onun boynuna gömmüş, değişik erkek kokusunu içine çekerek, kalçalarını hafif nafif hareket ettiriyordu. Hayatından son derece memnundu.

          Müzik yeniden hızandığında dansı bırakıp masaya geri dönmüşler ve Ayla bir sürprizle karşılaşmıştı. Öteki Yunanlı'lar, şimdi onların masasında, kocasının yanındaydılar ve üçü, koyu bir sohbete dalmışlardı. Kısa bir süre sonra da, ikinci Yunanlı dans pistine götürmüştü Ayla'yı. Bu küçük macera da, kısa sürede birincisine dönünce, iyice kendini bırakmıştı Ayla. Artık Yunanlı'ların hepsi, sırayla ona dansa kaldırıyor ve pistin ortasında, adeta ayakta sikiyordu.

          Vücuduna dayanan kalkmış sikler, inanılmaz büyük bir zevk vermeye başlamıştı Ayla'ya. Tabii bu arada adamların elleri de vücudunda dolaşıyor, ellenmedik yerini bırakmıyorlardı. İşin ilginç yanı ise kocasının tepkisizliğiydi.

          Sonra Yunanlı'lar, işi giderek büyütmüş, adeta azmışlardı. Masanın çevresinde hep birlikte ayakta durup içmeye devam ederlerken, içlerinden biri her zaman kocasının yanında durup onu lafa tutuyordu. Öbürleri ise Ayla'yı aralarında makasa almaya başlamışlardı. Elleri sürekli orasında burasında dolaşıyordu. Sonunda biri, arkadan getirdiği elini eteğinin altından bacaklarının arasına sokmuş ve amını avuçlayıvermişti. Ayla o kadar heyecanlamıştı ki, itiraz bile edememişti.

          Bir süre sonra da adamın parmağı, amının açılmış dudakları arasından içeri kaymış ve aklını başından almıştı. Ama bununla da yetinmemişti Yunanlı ve vıcık vıcık ıslanıp kayganlaşmış parmağını, amından çıkarıp götüne sokuvermişti. Bu yetmiyormuş gibi öbür Yunanlı'da parmağını amına sokmuştu. Sonuçta, beli gelmişti işte.

          Şimdi soluklanmaya çalışıyordu. Dizleri hala titriyordu. Bu arada, Yunanlılardan biri garsona işaret edip, hepsi için birer içki daha ısmarlamıştı. Kocasıyla yeniden gözgöze geldiler. Tanrım ne yapıyordu bu adam. Gerçekten de hiç bir şeyin farkında değildi galiba. Bardağını eline alıp, büyük bir yudum içti. Aynı anda da, solundaki Yunanlı'nın elini uzatıp, sol elini bileğinden tuttuğunu hissetti. Elini çekiyordu adam. Direnemedi bile.

          Parmakları, taş gibi sert bir sikin ateş gibi yanan tenine değdiğinde, yeni bir titreme dalgası sardı vücudunu. Beyninin, kontrol edemediği bir yerinden gelen emre uyup, sıkı sıkı tuttu onu. Tanrım, ne kadar da büyüktü.

          Yunanlı'yla gözgöze geldiler. Kapkara gözleriyle sikiyordu adam onu. Yavaş hareketlerle, elindeki siki okşamaya başladı. Az önce parmağını önce amına, sonra da götüne sokup, belini getirmesine neden olmuştu Yunanlı. Şimdi de ondan karşılığını bekliyordu. Bereket çevredekilerden durumun farkında olan yoktu. Ama Ayla, birileri onu görse bile umursamayacağının farkındaydı. Elindeki sik, aklını başından almıştı sanki. Üstelik sağ tarafındaki Yunanlı da, şimdi elini eteğinin altına sokup kalçasını okşamaya başlamıştı.

          Bu arada, aralarında Yunanca da konuşuyorlardı adamlar. Kısacası, olup bitenleri, kocasından başka bilmeyen yoktu. Eh, bu da onun kaybıydı doğrusu.

          Yunanlı'nın kalçaları da hafif hafif hareket ediyordu artık. Ayla, onun belini getireceğini anlamış ve daha hızlı bir tempoyla, sikini sıvazlamaya başlamıştı. Birden adamın kasıldığını hisetti. Elindeki sikin altında boydan boya uzayan bel borusu şişti. Sonra fışkırtmaya başladı Yunanlı. Ayla, onun peşpeşe salvolar halinde gelen bellerinin nereye gittiğini göremiyordu. Masanın altında biryerlere fışkırtıyordu tohumlarını. Ama yine de, bir kısmı parmaklarına bulaşmış ve olanca yakıcılığıyla, başının biraz daha dönmesine neden olmuştu.

          Adam durulunca, elini çekti. Parmakları, bellerle pırıl pırıl parlıyordu. Biran için ne yapacağını bilemedi. Ama kalçasını okşamakta olan öbür Yunanlı, bir parmağını kalçalarının arasına sokup götüyle oynamaya başladığında, birden verdi kararını. Elini ağzına götürüp, birer birer emmeye başladı parmaklarını. Tanrım, ne kadar güzeldi tadı. Bel kokusu burnuna doluyordu.

          Tam o anda Yunanlı'nın parmağı götüne giriverdi. İçinde bir top patlamış gibi oldu Ayla'nın. Öbür eliyle masaya tutundu. Yine beli geliyordu. Bacakları, bir kez daha taşımaz olmuşlardı onu.

          Kendini biraz toparladığında, götü hala, Yunanlı'nın parmağıyla doluydu. Tanrım, neler yapıyordu bu adamlar böyle. Üçü de sikmek istiyordu onu. Bu kalabalık yerde bunu yapamayacakları için de, her yerini elliyorlar, amına, götüne parmaklarını sokuyorlardı. Kafası bu kadar iyi olmazsa, böyle ileri gitmelerine izin vermezdi her halde. Ama şu anda itiraz etmeyi aklına bile getirmiyordu. İtiraz etmek ne demek, üstelik bundan son derece memnundu da.

          Götü iyice açılmıştı şimdi. Rahatlıkla parmağını sokup çıkarıyordu Yunanlı. Onu parmağıyla sikiyordu sanki. Hem de götünden. Göz ucuyla, az önce sikini eline alıp belini getirdiği Yunanlı'nın masanın öbür tarafına, kocasının yanına gittiğini gördü. Hemen peşinden de, şimdiye kadar o tarafta durmakta olan Yunanlı Ayla'nın yanına geldi. İkili kıskaç sürüyordu yani.

          Birden kararını verdi Ayla ve adamdan önce davranıp elini aşağı indirdi ve onun kalkıp kocaman olmuş sikini pantolonunun üstünden avuçlayıverdi. Tanrım, bu da kocamandı. Sonra öbür elini de indirdi aşağı ve sağındaki Yunanlı'nın sikine uzandı. Göz ucuyla, ikisinin de sırıttıklarını görebiliyordu.

          Kısacık bir sürede, ikisi de pantolonlarının önünü açmış ve siklerini dışarı çıkarmıştı adamların. Şimdi iki elinde de, birbirinden büyük, birbirinden sert, ateş gibi yanan Yunanlı sikleri vardı. Azdıkça, daha çok azdığını hissediyordu Ayla. Solundaki Yunanlı'nın eli önden gelip eteğinin altına daldığında, daha da heyecanlandı. Bir yılan gibi, vıcık vıcık amının dudakları arasından kayıp içine giren ikinci Yunanlyı parmağı ise onu yeniden patlama noktasına getirmişti. İşte bu inanılmaz güzeldi. Bir parmak götüne, bir diğeri de amına girip çıkıyordu ve iki eli de sikle doluydu. İki yabancı parmak ve iki yabancı sik. Üstelik bu kalabalık bir gece kulübünde, herkesin içinde oluyordu. Hem de kocasının burnunun dibinde.

          Her an gelebilirdi beli. İnanılmaz bir şeydi bu. Burhan, gerçekten de olup bitenleri farketmiyor muydu? Üçü de sürekli hareket halindeydiler en azından. Yunanlı'ların birer kolları, Ayla'nın ise iki kolu birden oynuyordu. Kocası ise yanındaki Yunanlı ile konuşmayı sürdürüyordu.

          Ayla, iki Yunanlı'nın vücutlarının da gerildiğini farkediyordu. Ah ikisi de belini getirecekti. Bunu düşündükçe, içinden çılgın bir isteğin yükselmekte olduğunu da farkediyordu. O anda, iki erkeğin arasına çömelip siklerini yalamak, emmek istiyordu. Sonra da fışkıran tohumlarını içmek. Ama bunu yapamayacağını da biliyordu. O kadar sarhoş değildi.

          İlk önce, sağ elindeki sik patladı. Hemen peşinden de sol elindeki. Elleri, bel içinde kalmıştı. Sonra, tüm vücudu titreye titreye, onun beli de gelmeye başladı. Gözleri kararıyordu.

          Şimdi hepsi biraz durulmuşlardı. Bardağında kalan içkiyi başına dikti Ayla. Bunu gören Yunanlılardan biri de, hemen bir tur daha içki ısmarladı. Acaba ne olacaktı bu işin sonu. Ayla, bunu ciddi biçimde merak ediyordu. Yunanlıların üçü de, sikmek istiyorlardı onu. Bundan hiç kuşkusu yoktu. Eğer bulundukları yer uygun olsaydı, bunu şimdiye kadar yaparlardı bile. Onlara direnemeyeceğini de biliyordu. Şu ana kadar, ne isterlerse yapmışlardı zaten. Kendini, daha pistte, dansla karışık ayakta sikişler sırasında bırakıp koyvermişti. İşin en ilginci de, kocasının tutumuydu tabii. Büyük bir aldırmazlık içindeydi Burhan. Karısını hemen yanıbaşında sikilmişten beter etmişlerdi ve haberi bile olmamıştı. Doğrusu bunu aklı almıyordu Ayla'nın. Gerçi, bir yıllık evlilikleri süresince, bir kaç kez aldatmıştı kocasını ve anladığı kadarıyla Burhan da bilmesine rağmen ses çıkarmamıştı ama, bu seferki bambaşkaydı.

           Tam bunları düşünürken kocasının kelimeleri yaya yaya İngilizce konuştuğunu duydu.

          "Burası kapanacak galiba..." diyordu Yunanlı'lara, "Hadi bizim odaya gidelim... İçmeye ve konuşmaya, orada devam ederiz..."

          Ayla kulaklarına inanamıyordu. Yunanlı'ların gözlerinin parladığını görebiliyordu bu arada. Deli miydi bu adam?

          "Sen ne yaptığını sanıyorsun..?" dedi Tükçe konuşarak.

          "Ne yapıyor muşum..?"

          "Bu adamları odamıza davet ettin..."

          "Eeee, ne olmuş yani..?"

          "Burhan, olup biteni farkında değil misin sen..?" "Ne gibi yani..?"

          "Bunların hepsi, beni sikmeye çalışıyor..."

          "Hadi canım sen de... Seni seyrediyorlar biraz işte... Eminim bu da senin hoşuna gidiyordur..."

          "Odaya gidersek, sikerler beni..."

          "Yok canım... Benim yanımda yapacak değiller ya..."

          Sustu Ayla. Laf anlamak istemiyordu kocası. Bu arada hesap ödenmişti bile. Hep birlikte gece kulübünden çıkıp, otelin ana binasına doğru yürümeye başladılar. Yine iki Yunanlı'nın arasında kalmıştı Ayla. Biri beline sarılmıştı. Ama bununla da yetinmiyordu. Eli gelip, bir pençe gibi bir memesini avuçlamıştı. Öbürü de kalçalarını okşayıp duruyordu. Kocası ise, üçüncü Yunanlı'yla konuşarak yürüyordu bir adım önlerinde.

          Ayla kendini bir hayal aleminde gibi hissediyordu. Onu neyin beklediğini biliyordu. Bu Yunanlıların, onu sikeceklerinden hiç kuşkusu yoktu. Bunu şiddetle istediğinin de farkındaydı. Tek aksayan taraf, kocasının varlığıydı. Bu da, zaten yasak olan bir şeyi, çok yasak hale getiriyordu sanki. Ama direnemiyordu da. Ne Yunanlılara, ne de kendi isteklerine karşı direnemiyordu.

          Lobiye girerken, onu bıraktılar adamlar. İçerisi hem aydınlıktı, hem de kalabalık. Burhan gidip resepsiyondan anahtarı alırken, gözleri bankonun arkasındaki genç oğlana takıldı Ayla'nın. Onu ve yanındaki üç Yunanlıyı, bilmiş bilmiş süzüyordu. Ne olduğunu anlamıştı oğlan. Bu gayet açıktı. Ahahtarı Burhan'a verirkenki gülümsemesinden de belliydi zaten. Sonra kocası, resepsiyonun yanındeki bara uğrayıp, bir kova dolusu buz aldı ve asansöre binip yukarı çıktılar.

          Oda aslında oldukça büyüktü ama, yine de beş kişi için küçük sayılırdı. İki geniş koltuktan başka oturulabilecek tek yer, alabildiğine geniş yataktı. Biran öylece durdular ayakta. İçerdeki tek ışık, çıkarken açık bıraktıkları, aynanın önündeki abajurlu küçük masa lambasından geldiği için, içerisi iyice loştu. Ayla, yatağa oturmaya cesaret edememişti doğrusu. Gidip koltuklardan birine oturdu. Öteki koltuğu da Yunanlı'lardan biri oturmuş, kocası ve iki Yunanlı ayakta kalmışlardı.

          Sonra Burhan bavulu karıştırıp, İzmir'de havaalanından aldığı viski şişesini çıkardı ortaya. mini bardaki bardaklar da yeterli değildi tabii. İki viski, iki de şarap bardağı vardı. Yunanlı'lardan biri gidip, banyodan bir bardak daha getirdi. Kocası içkileri doldurunca da, bardağını eline alıp balkona çıktı adam. Öbür Yunanlı da, Burhan'ı kolundan tutup arkadaşının peşinden yürüdü.

          Dolunay vardı ve manzaranın müthiş olduğuna emindi Ayla. Şimdi üçü de balkondaydılar ve o, karşısındaki koltukta oturan Yunanlı'yla yalnız kalmıştı odada. Otururken, kısacık eteği iyice sıyrılmıştı Ayla'nın. Ama toparlanmayı, aklının ucundan bile geçirmiyordu. Karşısındaki Yunanlı'nın gözleri, büyük bir açlıkla bacaklarını didik didik ediyordu ve bundan hiç bir şikayeti yoktu. Bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçip, dizleri biraz aralık oturmaya başladı. Adamın amını görebildiğine emindi.

           Gözlerini çevirip balkona baktı. Kocasıyla iki Yunanlı'yı görebiliyordu. Burhan ve Yunanlı'lardan biri, oradaki iki plastik iskemleye oturmuşlardı ve sırtları odaya dönüktü. Öteki Yunanlı ise, bakon parmaklığına yaslanmıştı ve yüzü pencereye dönüktü.

          Dizlerini biraz daha araladı. Şimdi karşısındaki Yunanlı'ya, gece kulübünde parmağını soktuğu yeri iyice gösteriyordu. Sikileceğini bilmenin verdiği heyecanı, vücudunun tüm hücrelerinde hissediyordu neredeyse. Ama bunun nasıl ve ne zaman olacağını bilemiyordu. Bu da, nedense heyecanını, kat kat arttırıyordu.

          Sonra Yunanlı'nın birden yerinden kalktığını gördü. Aradaki mesafeyi iki adımda alıp önüne geldi adam. Bir süre öyle gözgöze bakıştılar. Ayla, onun pantolonun önündeki müthiş kabarıklığı görebiliyordu. Elini uzatıp, saçlarını okşadı Yunanlı. Peşinden de üstüne eğildi.

          "Çok güzelsin..." diye fısıldadı Ayla'ya, "Seni sikmek istiyorum..."

          "Ohhhh..." diye inleyebildi yalnızca Ayla.

          Yunanlı'nın ağzı açıldı ve kalın, etli dudakları, Ayla'nınkilerin üstüne kapandılar. İnleyerek, dilini adamın ağzına verdi o zaman. Başı, artık fırıldak gibi dönüyordu. Adamın ellerinden biri, memelerinde dolaşmaya başlamıştı. Kendini bıraktı. Gözlerini kapamıştı. Sonra adamın uzaklaştığını hissederek, yeniden açtı gözlerini. Yavaşça, hemen önünde yere oturdu Yunanlı. Bacaklarının, ayak bilekleri ile dizleri arasındaki kısmını okşamaya başlamıştı şimdi. Bir süre sonra ayakkabılarını çıkardı ve çıplak ayaklarını okşamaya koyuldu.

          "Ayakların çok sik kaldırıcı, biliyor musun..?" diye sordu, "Tüm gece boyu onlara baktım ve sikim hiç inmedi..."

           Şimdi bir ayağını eline almıştı. Biraz kaldırıp öpmeye başladı sonra da. Ayla, tüm vücudunun alabildiğine gerildiğini hissediyordu. Tanrım, alev alev yanıyordu amı. Yunanlı'nın dilinin ayak parmaklarında dolaşmaya başladığını hissettiğinde ise çıldıracak gibi oldu.

          "Immmmnnnnhhhhh..." diye inledi, "Ohhhhh çok güzel... Ohhhhhh..."

          Tek tek parmaklarını ağzına alıyor, emiyordu adam. Tanrım, böyle bir şeyi hiç yaşamamıştı şimdiye kadar. Sıra öbür ayağına geldiğinde, gözlerini çevirip balkona baktı tekrar. Değişen hiç bir şey yoktu neredeyse. Kocasıyla bir Yunanlı'nın sırtları, odaya dönüktü hala. Ama öbür Yunanlı, olup bitenleri görüyordu. Ayla, onun kapkara gözlerinin alevler saçtığını görerek ürperdi.

          Bu arada adam da, ayak bileklerinden başlayarak, yavaş yavaş yukarılara çıkmaya koyulmuştu. Dudakları ve dili, bacaklarının iç taraflarında dolaştıkça, zevkten mestolduğunu hissediyordu Ayla. Dizleri kendiliğinden, alabildiğine açıldılar. Şimdi tam amının içine bakıyordu Yunanlı. Kendini, tabak gibi açmıştı onun önünde. Adam iki elini kalçalarının altına sokup onu tuttu ve biraz öne çekti.

          "Amın da çok güzel..." dedi sonra da, "Resim gibi... Sikimi içine alabilmek için açılmış bekliyor..."

          Yunanlı'nın sözleri, ateşten birer ok gibi beynine saplanıyordu Ayla'nın. Alev alev yanan eller, hala kalçalarının altındaydı. Sonra adamın başparmağını, götünün deliğinde hissederek, çıldıracak gibi oldu Ayla. Vücudunun en duyarlı yerlerinden biriydi götü. En az amı kadar, hatta belki de daha fazla duyarlıydı o küçük delik. Amından akan sularla, şimdi vıcık vıcık ıslak ve kaygandı. Hafifçe bastırdı Yunanlı ve birden içine kayıverdi başparmak.

          "Götünü sikmek istiyorum, biliyorsun değil mi..?" diye sordu adam, "Çok güzel götün... Tam sikilecek göt..."

          Ayla, onun kapkara başının, bir anda kasıklarına gömüldüğünü gördü. Dudakları, amının susamış bir ağız gibi açık duran dudaklarına yapıştılar ve aynı anda da, dili içeri kayıverdi. Hiç durmuyordu Yunanlı'nın dili. Küçük bir sik gibi içine girip çıkıyor, zaman zaman yukarıya bızırına gelip, aklını başından alıyordu. Gözlerinin önünde şimşekler çakıyordu sanki.

          Birden beli gelmeye başladı. Götü, içindeki parmağı, koparacak gibi sıkıştırmıştı. Vücudu sarsılıyor, kıvranıp, bükülüyordu.

          Kendini tekrar toplamasına, Yunanlı'nın ondan uzaklaşması neden oldu. Hala yerde oturuyordu adam. Ama biraz uzağına gitmişti şimdi. Sonra balkon kapısındaki hareketi farketti Ayla. Kocası içeri girmişti. Elindeki bardak boştu ve içkisini tazelemeye gidiyordu. Bir an gözgöze geldiler. Ayla, müthiş bir biçimde oturduğunun farkındaydı. Kalçaları koltuğun kenarında, yarı yatar gibi oturuyordu. Eteği beline kadar sıyrılmıştı. Bacakları alabildiğine açıktı.

          "Eğleniyor musun..?" diye sordu Burhan, "Görüyorum ki, kendini seyrettirmeyi, bayağı ileri boyutlara götürmüş durumdasın..."

          Ayla o kadar şaşırdı ki, konuşamadı bile. Acaba salak mıydı kocası? Hangi kendini seyrettirmekten söz ediyordu bu adam? O balkonda oturup, aptal aptal sohbet ederken, bu Yunanlı amını yalamış, parmağını götüne sokmuş, belini getirmesine neden olmuştu. Olduğu gibi meydandaki amının halinden de mi hiç bir şey anlamıyordu acaba? Bu durumu, hem şaşırtıcı, hem de garip bir biçimde tahrik edici buluyordu Ayla.

           Bardağına viski doldurmakta olan Burhan'ı seyrederken, Yunanlı'nın da yerden kalkıp, yeniden koltuğuna oturduğunu farketti. Onun gülümsemeden, onun da kocasının tepkilerine biraz şaşırdığını anlamıştı. Gerçi Türkçe konuşmaları anlamamıştı Yunanlı ama, kocasının hiç de kızgın bir hali olmadığını görebiliyordu. Sonra Burhan, elinde bardağı, yeniden balkona çıkıp, onları yalnız bıraktı.

          Gözlerini yeniden Yunanlı'ya çevirdiğinde, Ayla kocasını tümüyle unutuverdi. Pantolonunun önü, bir çadır gibi kabarmıştı adamın. Gece kulübünde, eline almıştı onu Ayla. Okşayıp, belini getirmişti. Bunu hatırlamak, içinde müthiş bir ateşin yanmaya başlamasına neden oldu yalnızca. Çok istemesine rağmen orada yapamamıştı gerçi ama, şimdi burada, ağzına alabilirdi onu.

          Yerinden kalkıp, adamın bacaklarının arasına diz çöktü. Elini uzatıp, gözlerini bir türlü ayıramadığı kalkmış sikini okşamaya başladı. Adamın buna yanıtı çok basit oldu. Fermuarını indirip, dışarı çıkardı sikini. Tanrım, ne kadar da büyüktü. Esmer, kıllı ve kocamandı. Morarmış başı bir mantar gibi şişmişti.

          Ayla elini yeniden götürüp, parmaklarını onun çevresine sımsıkı doladı. Böyle tuttuğunda, Burhan'ın siki kadar bir bölüm, yine de açıkta kalmıştı. Gözlerini kaldırıp balkona baktı. kocasının yine sırtı dönüktü içeriye. Ayaktaki Yunanlı ise onları seyrediyordu. Bu içindeki ateşin daha da büyümesine neden oldu yalnızca. Dizlerinin üstünde doğrulup, elindeki sikin üstüne eğildi. Dudakları, onun ateş gibi yanan başının üstüne kapandılar. Gözlerinin karardığını hissetti Ayla. Alabildiği kadarını ağzının içine alıp, emmeye başladı.

          İlk defa bu kadar büyük bir siki ağzına alıyordu. Bu da, zevkten başının dönmesine neden oluyordu. Gece boyu içtiği içkilerin de etkisiyle, iyice umursamazlaşmıştı artık. Burhan şu anda odaya girecek olsa bile aldırmayacak gibi hissediyordu kendini. Yunanlı'nın tadı çok hoşuna gitmişti. Tüm kocamanlığı ve sertliğine rağmen, teni, inanılmaz bir kadife yumuşaklığındaydı ağzındaki sikin.

          Burnuna, adamın kasıklarından gelen koku doluyor ve bu başının dönmesini daha da arttırıyordu. Ama en müthişi, ağzının içini dolduran o mantar gibi başın tepesindeki delikte zaman zaman beliren damlaların tadıydı. Neredeyse tüm benliğiyle Yunanlı'nın fışkırtmasını, tohumlarını ağzına doldurmasını istiyordu Ayla. Adamın erkeklik sıvısını içmek için duyduğu istek, giderek büyüyor, dev boyutlara ulaşıyordu.

           Sonra birden, iki ateş gibi yanan elin kalçalarında dolaşkmaya başladığını hissederek titredi. Gözlerini açıp baktığında, Yunanlı'lardan birinin gelip arkasında diz çökmüş olduğunu görerek, iyice heyacanlandı. Böyle dizlerinin üstünde öne eğildiğinde, eteği beline kadar sıyrılmıştı. Yeniden balkona baktı. Şimdi Burhan ve yanında oturan Yunanlı, yalnız kalmışlardı balkonda.

          Ayla, kocasının salaklığına iyice inanmaya başlamıştı artık. Tanrım, sikilmek üzereydi ve Burhan bunun farkında bile değildi. Bir taraftan da, kocasının bu kadar yakında olması, içindeki sikilme isteğini daha da büyütüyordu sanki. İhanet yasak bir şeydi. Kocasının bu kadar yakınında ihanet ise daha da yasak ve bu nedenle daha da çekici, daha da güzel geliyordu ona.

          Kalçalarını okşayan Yunanlı, kanının kaynama noktasına gelmesine neden oluyordu. Gerçekten ustaydı elleri. Kıçının yuvarlaklarını mıncık mıncık ediyordu. Sonra öpmeye başladı kalçalarını. Sonunda da dudakları, yuvarlakların arasına girip, amının dudaklarına yapıştılar. Tüm vücudu, elektrik çarpmış gibi titredi Ayla'nın. Belini büküp, kıçını yükseltti ve adamın yüzüne bastırdı.

          Dili her yerde dolaşıyordu. Ama asıl darbeyi, götünü yalamaya başladığında indirdi Yunanlı. Sıcacık, ıslak ve kaygan bir dilin götünün alabildiğine duyarlı deliğinin üstünde dolaşmaya başlamasıyla, delirecek gibi oldu Ayla. Sikle dolu ağzından derin bir inleme çıktı. Tüm yaşamı boyunca, ilk defa götü yalanıyordu ve bundan duyduğu zevk o kadar büyüktü ki, şimdiye kadar boşa geçen zamana acımaya başlamıştı.

          Dudakları, emmekte olduğu sikin çevresine daha da hırsla yapıştılar. Aynı anda, arkasındaki Yunanlı'nın dudakları da götünün deliğine yapışmıştı. Sanki içini boşaltmak istiyormuş gibi emiyordu adam. Gözlerinde şimşekler çakmaya başlamıştı Ayla'nın. O da aynısını, ağzındaki sike yapmaya, tüm gücüyle emmeye başladı. Kocası, tümüyle çıkmıştı aklından.

          Bir taraftan da, götünün her geçen an biraz daha açıldığını ve içine girecek bir sik için hazır hale geldiğini hissediyordu. Tek başına bu bile, inanılmaz bir heyecan veriyordu Ayla'ya. Götünden sikilmek istiyordu. Sik istiyordu götü. Kocaman bir Yunanlı siki hem de. Arkasındaki adam biraz uzaklaştığında, bu nedenle daha da heyecanlanarak beklemeye başladı. Hareketlerinden, onun pantolonunun önünü çözüp, sikini dışarı çıkarmakla uğraştığını anlıyordu. Az kalmıştı.

          Sonra dizlerinin üstünde, ona iyice sokuldu Yunanlı. Ne var ki, o nun kocaman sikinin ateş gibi yanan başını, götünde değil de amında hissetti Ayla. Öylesine sulanmış, öylesine açılmıştı ki amı, tek bir harekette, dibine kadar sokuverdi adam. Yağ gibi içine kaymıştı o kocaman sik. Yunanlı'nın iri ve kıllı taşaklarının, amının dudaklarında ezildiğini hissetmek, onu deli ediyordu. Ama adam hareketlenip, sikini sokup çıkarmaya başladığında, zevkten bayılacak gibi oldu Ayla.

          Sonunda sikiliyordu. O akşama kadar hiç tanımadığı, yakışıklı ve kocaman sikli bir Yunanlı, balkonda oturmakta olan salak kocasından yalnızca bir kaç metre uzaklıkta, sikiyordu onu. Üstelik ağzında da, en az onun kadar kocaman, en az onun kadar yabancı ve yakışıklı başka bir Yunanlı'nın siki vardı. Kafasının içi, zevkten uğuldamaya başlamıştı. Bu nedenle, amının içinde ileri geri hareket etmekte olan sikin tümüyle dışarı çıktığını hissettiğinde, panikledi Ayla. büyük bir boşluk olmuştu içinde. Ama hemen peşinden, adam, sikini getirip götüne dayadı. Şimdi am sularıyla iyice ıslanmış, vıcık vıcık kaygan hali gelmişti siki. Hafifçe bastırıyordu. Bu temas, götünün de birden açılmaya başlamasına neden olmuştu.

          Tanrım, tıpkı et yiyen bir bitki gibi, içine girmeye çalışan siki kolaylıkla alabilmek için açılıyordu götü. Biraz daha bastırdı Yunanlı ve o mantar gibi baş, yavaşça kaydı içine. Vücudu titremeye başlamıştı artık. Belinin gelmek üzere olduğunu farkediyordu. Tam o sırada da, müthiş bir şey oldu ve ağzındaki sik, birden fışkırmaya başladı. İnanılmaz bir hız ve bollukla fışkırtıyordu koltuktaki Yunanlı. Belleri, Ayla'nın ağzının tavanına çarpıyor, oradan da gırtlağından aşağıya midesine akıyordu.

          Müthiş bir şiddetle, onun da beli gelmeye başladı. Vücudu, dalga dalga sarsılıyordu. Gözleri karardı yine.

            Kendini yeniden topladığında, başı, koltukta oturan Yunanlı'nun kucağındaydı. Adamın şimdi yarıyarıya inmiş olan siki yanağına değiyordu ve vücudu, arkadan sikini götüne sokup çıkarmakta olan öteki Yunanlı'nın hareketleriyle, ileri geri gidip geliyordu. Bir anda kanının yeniden tutuştuğunu hissetti. Başını çevirip dudaklarını araladı, ve yanağını sürtünmekte olan, yapış yapış, bel içindeki yarı inik siki, yeniden ağzına alıp emmeye koyuldu.

           Şimdi, tadını çıkara çıkara, yavaş yavaş sikişiyordu Ayla. Götünü sikmekte olan Yunanlı da acele etmiyordu hiç. Uzun ve yumuşak hareketlerle sikini götüne sokuyor, çıkarıyor, sokuyordu. Ayla, Yunanlı'nın sikini bir eldiven gibi saran götündeki binlerce sinir ucundan gelen zevk dalgalarının beynine gittiğini hissederek, mestoluyordu. İnanılmaz zevk alıyordu. Her zaman çok sevmişti götünden sikilmeyi. Ama bu seferki bambaşkaydı. Zevkten çıldıracak gibiydi.

           Bu arada hırsla emmekte olduğu sik de, yeniden kalkmaya başlamıştı. Giderek büyüyüp kalınlaşıyor, ağzına zor sığar hale geliyordu. Ayla, bunu da inanılmaz tahrik edici buluyordu. Sonunda, Yunanlı'nın sikinin o kocaman başı gırtlağına dayanmaya başladığında, iyice kaptırdı kendini sik emmeye. Arkasındaki Yunanlı, götüne her geçirişinde onu ileri, arkadaşının üstüne doğru itiyordu. O zaman da, ağzının içindeki sik, gırtlağının en dibine kadar dayanıyor, gözlerinde şimşekler çakmasına neden oluyordu.

            Götünün içindeki sik birden kasılıp, tohumlarını fışkırtmaya başladığında ise sanki içinde bir top patlamış gibi oldu Ayla'nın. Onun da beli geliyordu yine. Götü, inanılmaz bir biçimde açılıp kapanıyor, içindeki siki sanki sağıyor, tüm bellerini, tek bir damla bile kalmamacasına emip boşaltmaya çalışıyordu. Bu sefer, kendinden geçmemeyi başardı. Ama, Yunanlı'nın artık inen siki götünden çıkarken, bayılacak gibi oldu.

           Sonra gözlerini kaldırıp, sikini emmekte olduğu Yunanlı'ya baktı. Biraz önce koltukta amını yalarken, "götünü sikmek istediğini" söylemişti ona adam. Bunu o da istiyordu. Götü sikilmeye doymamıştı daha. Yavaşça ayağa kalktı. Kocasıyla üçüncü Yunanlı, hala sırtları odaya dönük, oturuyorlardı balkonda. Ama Ayla, eğer kocası yanıbaşında bile olsa, bunu umursamayacağını, yine de kendini bu Yunanlı'ya götünden siktireceğini biliyordu.

           Adam götünü istemişti, o da verecekti.

           Sırtını oturan Yunanlı'ya dönüp, elini bacaklarının arasından uzatarak sikini kavradı onun. Emerek, ilk baştaki sertliğine ulaştırmıştı bu kocaman siki. Sonra dizlerini büküp, kalçaları adamın kucağına indirmeye başladı. Sikin başı götüne değer değmez de, bırakıverdi kendini. Götü bir anda açıldı ve o kocaman sik, dibine kadar girdi içine. Zevkten bağırmamak için, alt dudağını ısırdı Ayla. Tanrım, sikildikçe, daha çok sikilmek istiyordu.

          Sonra gözleri, şimdi ayağa kalkmış, önünde durmakta olan ikinci Yunanlı'ya takıldı. Yarı inmiş siki, hala pantolonunun dışındaydı ve bu manzara, Ayla'nın ağzının sulanmasına neden oluyordu. Elini uzatıp, yakaladı adamın sikini ve onu kendine doğru çekti. Sonra da ağzını açıp, üstüne eğildi. Az önce götünden çıkan, tohumlarını götünün en dibine fışkırtan sik, şimdi ağzındaydı.

           Şimdiye kadar amından yeni çıkmış sikleri ağzına aldığı çok olmuştu Ayla'nın. Ama ilk kez götünden yeni çıkmış bir siki alıyordu ağzına. Tadı da kokusu da çok değişikti. O kadar çok heyecanlandı ki, yine gözleri kararmaya başladı. Büyük bir hırsla emmeye başladı. Bir taraftan da, koltuktaki Yunanlı'nın sikinin üstüne oturup kalkıyor, onu götünün içine alıyordu. Bir taraftan da, Yunanlıları iyice heyecanlandırdığını farkedebiliyordu.

           Sikildikçe daha çok sikilmek istiyor, sikildikçe, daha güzel, daha istekli sikişiyordu. Adamlar etkilenmişlerdi. Ağzının içindeki sik, yine alabildiğine kalkmış, kocaman olmuştu. Geri çekilip onu ağzından çıkardı ve hayranlıkla seyretti Ayla. Tanrım, ne kadar da büyüktü. Dibinden sıkı sıkı tutup, kocaman başını yalamaya başladı. Sonra adamın, arkadaşına Yunanca birşeyler söylediğini duydu. Ne dediğini anlamamıştı tabii.

          Kucağında oturduğu Yunanlı, iki eliyle giysisinin askılarını düşürdü önce. Şimdi memeleri çıplak kalmıştı. Sonra adamın kıllı elleri, birer pençe gibi avuçladılar memelerini. İçi çekiliyordu Ayla'nın. Adam onu iyice kendine çekip, sırtını göğsüne yasladı. Öteki Yunanlı da birden eğilip iki bacağını, dizlerinin arka taraflarından tutup havaya kaldırdı. Dengesini iyice yitirmiş, altındaki adamın kucağında hareketsiz kalmıştı Ayla. Zevkten kısılmış gözlerle, adamın bacaklarını biraz daha kaldırıp, iyice birbirinden ayırdığını gördü. Böyle oturunca, altındaki Yunanlının siki, tümüyle girmişti götüne. Sonra ayaktaki biraz daha sokuldu. İki bacağı, koltukta oturan arkadaşının bacaklarının iki yanındaydılar.

           Ayla, onun müthiş bir istekle amına bakmakta olduğunu gördü. Gözlerini indirip, o da baktı oraya. Susamış bir ağız gibi dudaklarını açmıştı amı. Birden ne olacağını anladı ve inanılmayacak kadar heyecanlandı. O da sikini amına sokacaktı. Arkadaşının siki dibine kadar götüne gömülüyken, o da amına sokacaktı sikini. Yalnızca inleyebildi.

           Gittikçe daha çok sokuluyordu Yunanlı. Sikinin başı amının dudaklarına değdiğinde, beli gelmeye başladı Ayla'nın. Sonra sokmaya başladı adam. Zevkten uçmak üzere olduğunu hissediyordu Ayla. Götü, kocaman bir sikle doluydu ve ikinci bir kocaman sik, amına giriyordu. Karnının içini sik doluyordu.

           Bu kadar büyük bir zevki hiç yaşamamıştı. Bulutların üstüne çıkmıştı sanki. Yunanlı, biraz da zorlanarak bastırıyor ve siki, amına giriyordu. Sonunda, köküne kadar geçirdi. Bu da, Ayla'nın belinin bir kez daha gelmesi için yeterli oldu. Kelimenin tam anlamıyla yıldızları görüyordu. Sonra onu sikmeye başladılar adamlar. Biri amını, öbürü götünü sikiyordu. Kocaman Yunanlı sikleri, birer piston gibi içine giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Yine beli geldi Ayla'nın. Sonra da bir daha ve bir daha. Kendini bir sik kölesi gibi hissediyordu. Tüm benliğini, müthiş bir zevk girdabına kaptırmıştı. Çevresindeki her şey, sanki silinip gitmişti ve tüm evren, yalnızca amıyla götü ve oralara girip çıkmakta olan siklerden ibaret bir hale gelmişti.

           Böylesine büyük bir zevkin olabileceğini bile, şimdiye kadar hiç düşünmemişti Ayla. Gerçek anlamda sikilmekti bu. Sikilmekti. Bir taraftan da, amını sikmekte olan Yunanlı'nın yüzünü seyrediyordu Ayla. Zevkle çarpılmıştı bu esmer ve yakışıklı erkek yüzü. Gözleri kısıktı. Derin derin soluyordu. Onun da, müthiş zevk aldığını görebiliyordu. Bu da, kendi zevkini kat kat arttırıyordu nedense. Altındaki adamın da yüzünü görebilmek için başını yana çevirdi ve bir anda kocasıyla gözgöze geliverdi.

           Hiç de öyle sarhoş görünmüyordu Burhan. Sonra birden, müthiş bir ayrıntıyı farkediverdi Ayla. Kocasının pantolonunun önü açıktı ve sikini dışarı çıkarıp eline almıştı. Yine gözgöze geldiler.

          "Müthiş..." dedi Burhan, "İkisi birden sikiyorlar seni..."

          Yalnızca inleyebildi Ayla. Kendini bir hayal aleminde hissediyordu. Olup bitenlere aklı ermiyordu bir türlü. Bu odaya geldiklerinden beni balkonda aptal aptal oturup içmekte olan kocası, şimdi yanıbaşında duruyor ve onun sikilişini seyrediyordu. Üstelik kalkmış siki de elindeydi. Yeniden inledi.

          "Seni sandviç yapmışlar..." diye soludu kocası, "İnanılmaz güzel görünüyor, biliyor musun..?"

          "Beni sikiyorlar sevgilim... Biri amımı, öbürü götümü sikiyor.... Ohhhh sikiyorlar beni... Karını sikiyorlar... Karını sikiyorlar sevgilim..."

          Sonra gözleri, üçüncü Yunanlı'yı da yakaladı. Kocasının biraz arkasında duruyordu adam. O da sikini dışarı çıkarmıştı. Ohhh tanrım, kocaman bir Yunanlı siki daha vardı şimdi.

          Birden müthiş bir şey oldu. Yunanlı'ların ikisinin birden beli gelmeye başladı. Biri amına, öbürü götüne fışkırtıyordu tohumlarını. Erkeklik sıvılarının yakıcı sıcaklığı, aklına başından aldı Ayla'nın. Dev bir elin onun tutup gökyüzüne fırlattığını hissetti.

           Kendine geldiğinde, yatağın üstünde yatıyordu. Çırıl çıplak soymuşlardı onu. Tüm vücudu sızlıyordu. Dirseğini yatağa dayayıp doğruldu ve kocaman, kıllı bir sikle burun buruna geldi o anda. Üçüncü Yunanlı yatakta, yanıbaşındaydı. Dizlerinin üstünde duruyordu adam ve o da çırılçıplaktı. Ayla'yı saçlarından yakalayıp, yüzünü sikine doğru çekti. Yalnızca ağzını açabildi. Sonra adam, sikini ağzına soktu. Peşinden de kalçaları hareketlendi ve ağzına sokup çıkarmaya başladı.

           Daha tam kendine gelemeden, yeniden zevkten uçma noktasına gelmişti Ayla. Tanrım bu sefer de ağzından sikiliyordu. Yunanlı, düpedüz ağzından sikiyordu onu. Sonra, Burhan'ın koltuklardan birinde oturmakta olduğu gördü. Pantolonunu çıkarmıştı kocası. Sikini sıvazlıyor ve onu, daha doğrusu, ağzından nasıl sikildiğini seyrediyordu. Bu inanılmayacak kadar heyecanlandırdı Ayla'yı. Yunanlı'nın yaptığı çok büyük zevk veriyordu gerçi ama, kocasının seyretmesi, bu zevki bir anda yüze katlamıştı sanki.

           Birden ağzındaki sikin kasıldığını hissetti. Aynı anda fışkırtmaya başladı adam. Bellerini ağzına dolduruyor, gırtlağından aşağıya, midesine akıtıyordu. Öyle de çok fışkırtıyordu ki, hepsini yutamıyordu Ayla. Bir kısmı dışarı taşıp, dudaklarından çenesine, oradan da boynuna doğru sızıyordu. Beli gelirken, içinde bir top patlamış gibi oldu. Yeniden kendinden geçti.

          Bilincini yeniden toplayabildiğinde, Yunanlı'nın altındaydı Ayla. Memelerini yalıyordu adam. Kendini, yeni bir zevkin pençesinde buluvermişti yine. Başını çevirip kocasına baktı. Büyülenmiş gibi seyrediyordu Burhan. Öbür koltuğa da öteki Yunanlılardan biri oturmuştu. Tıpkı ayaktaki arkadaşı gibi, o da çırılçıplak soyunmuştu şimdi. İkisinin de sikleri, yarı kalkmış bir haldeydi.

           Üstündeki Yunanlı, şimdi bacaklarının arasına girmişti. Sonra dizlerinin üstünde doğrulup, Ayla'nın bacaklarını iki eliyle tutup havaya kaldırdı adam. Sikecekti onu. Tanrım, bir kez daha, kocasının hemen önünde sikilecekti. Dizlerini karnına doğru çekti Ayla. Kendini Yunanlı'nın önünde, bir tabak gibi açmıştı şimdi. Yunanlı'nın kocaman sikinin başı, amının dudaklarına değiyordu. Birden ve tek hamlede, dibine kadar geçirdi adam.

          "Ahhhhh..." diye inledi Ayla, "Sik beni... Ohhh hadi sik beni..."

          İngilizce konuşuyordu onun anlayabilmesi için. Ama adamın, böyle bir istek gelmesini bekleyecek hali olmadığını da görebiliyordu. o kocaman sikini, amına sokup çıkarmaya başlamıştı bile. Arkadaşlarınınkilerden de büyüktü bunun siki. Alabildiğine açılmıştı Ayla'nın amı. Başını kaldırıp aşağıya baktı. Her çıkarışında, amının dudakları o kocaman sikin çevresine sımsıkı yapışıp çekiliyor, her geçirişinde ise içeri bükülüp gözden kayboluyordu. İnanılmaz zevk alıyordu Ayla. İnlemeye başlamıştı.

           "Çok güzel sikiyor seni..." dedi Burhan birden, "Acayip sikiyor seni... Hoşuna gidiyor değil mi..?"

          "Ohhhh evet sevgilim... Çok hoşuma gidiyor... Ohhhhh çok zevk alıyorum... Kocaman siki... Ohhhhh kocaman... Ahhhh sikiyor beni sevgilim... Sikiyor beni... Ohhhh çok güzel sikiyor..."

          Bunları söylemek, üstelik kocasına söylemek, çok uçurucu geliyordu Ayla'ya. Aldığı inanılmaz zevki, kocasıyla paylaşmaktı bu. İp, kelimenin tam anlamıyla kopmuştu artık. Herşey olabilirdi bundan sonra, Herşey.

          "Ohhhhh..." diye inledi yeniden, "Ahhh sevgilim... Deli oluyorum zevkten... Doyamıyorum sikilmeye... Ahhhh doyamıyorum... Ohhhh çok güzel... Ahhh tanrım çok güzel... Beni sikiyor... Sikiyor... Ohhhh sikiyor beni..."

          Gerçekten de sikiyordu onu Yunanlı. Siki artık bir piston gibi girip çıkıyordu amına. Her sokuşunda o kadar şiddetle geçiriyordu ki, adeta onu yatağa çiviliyordu. Kasıkları Ayla'nın kasıklarına şaplayarak çarpıyor, kocaman taşakları, kıçının yanaklarında eziliyordu. Yine gözünde şimşekler çakmaya başlamıştı.

          Sonra birden durdu Yunanlı. Geri çekilip sikini amından çıkardı ve bir eliyle tutup, o kocaman başını, götünün küçük deliğine dayayarak bastırdı. Ayla'nın götü öymlesine açık, öylesine vıcık vıcık bel içindeydi ki, bir anda, yağ gibi kaydı o kocaman sik içine.

          "Ahhhh götüme soktu sevgilim..." diye inledi Ayla, "Ohhhh şimdi de götüme soktu... Ohhhh o kocaman sikini götüme soktu sevgilim... Ohhhhh... Ohhhhh... Götümü sikiyor şimdi de... Ahhhh götümü sikiyor... Ahhhhh... Immmnnnhhhh..."

          Biraz önce amına girip çıkan o kocaman Yunanlı siki, şimdi de götüne giriyor, çıkıyor, giriyordu. Tanrım, iyice gevşemiş, am gibi olmuştu götü. Zevkten kafayı yemek üzereydi. Sikiliyordu. Hem de müthiş güzel sikiliyordu. Birden götünden çıkarıp, tekrar amına soktu Yunanlı. Bir kaç kere sokup çıkardıktan sonra da, tekrar götüne geçirdi. Artık, bir amını, bir götünü sikiyordu. Yine peşpeşe beli gelmeye başlamıştı Ayla'nın. Yatakta kıvır kıvır kıvranıyordu. Sanki dansediyor gibiydi. Müziği, inanılmaz büyüklükte bir zevk olan, benzersiz bir danstı bu.

          "Sik beni..." diye bağırdı Yunanlı'ya, "Ohhhh sik beni... Sik, sik sik... Her yerimi sik hadi... Ohhhhh deli oluyorum..."

          Sonra müthiş bir şey oldu. Yunanlı birden sikini çekip çıkardı içinden. Aynı anda da fışkırtmaya başladı. Sikinin tepesindeki o küçük delikten çıkan uzun bel sütunları, karnına, memelerine, boynuna ve hatta yüzüne gelmeye başladılar. Bel banyosu yaptırıyordu ona adam. büyük bir patlama oldu beyninin içinde. Bir kere daha karardı gözleri.

          Bu sefer kendine gelmesine, vücudunun her yerinde dolaşan eller neden oldu. Az önce onu, koltuğun üstünde, aynı anda hem amından, hem götünden siken iki Yunanlı, şimdi yatakta, yanındaydılar. İki taraftan kıskaca almışlardı onu yine. Vıcık vıcık bel içindeki karnını, memelerini, bacaklarını okşuyorlardı. Bir anda yeni bir ateş dalgası sardı vücudunu. Yine birlikte sikeceklerdi onu. Bunu anlamak bile çıldırtıcıydı doğrusu. Ellerini uzatıp, siklerini yakaladı adamların. İkisi de, yeniden kazık gibi sert ve inanılmayacak kadar kocaman olmuştu. Aslında hiç hali yoktu ama, tüm gücünü toplayıp doğruldu Ayla. Adamları göğüslerinden itip yatağa yatırdı sonra. İkisinin arasında diz çöktü ve hayran hayran onu bekleyen sikleri seyretti.

          Ağzı sulanıyordu. Eğilip, Yunanlı'ların siklerini, sırayla, değiştire değiştire yalamaya, emmeye başladı. Sike doyamıyordu. Sonra adamlardan biri, pençe gibi elleriyle onu yakalayıp üstüne çekti. O kocaman siklerden birinin üstüne, ata biner gibi oturdu Ayla. İşte yine sik dolmuştu içi. Öteki Yunanlı ise onu omuzlarından iterek, arkadaşının üstüne eğilmeye zorluyordu. Arkasına geçmişti adam. İkinci sikin, götünün artık alabildiğine açık duran deliğine değmeye başlamısıyla, bir kez daha belini getirdi Ayla. Yunanlı sikini sokarken de bir daha. Tanrım, müthiş bir zevkti bu. Yalnızca amından, ya da götünden sikilirken bile zevkten çıldırıyordu zaten. Ama iki deliğinin birden sikilmesi, kelimelerle anlatılamayacak kadar büyük bir zevk veriyordu ona. Adamlar hareket etmiyor, onun sakinleşmesini bekliyorlardı. Vücudu sarsılıyordu Ayla'nın. Tam bitti derken, bir daha geliyordu beli.

          "Müthiş..." diye fısıldadığını duydu Burhan'ın.

          Başını çevirip ona baktı. Aslında kocasının yüzündeki ifade de müthişti doğrusu. Onu hiç böyle görmemişti Ayla. İnanılmaz boyutta tahrik olmuştu Burhan.

          "Ahhh sevgilim..." diye inledi.

          "Yine ikisi birden sikiyorlar seni..."

          "Ohhhh çok güzel bu sevgilim... Ohhhhh çok güzel... Bundan daha güzel hiç bir şey olamaz dünyada... Ahhhhhh... Aynı anda, hem amımı, hem götümü siktiriyorum bak... Ohhhhh... Ohhhhh çok hoşuma gidiyor... Ohhhh deli oluyorum sevgilim... Immmnnnnhhhh"

          Öbür koltukta oturan ve az önce onu, amından ve götünden değiştire değiştire siken Yunanlı da, alev alev yanan gözlerle olup biteni seyrediyordu. Bu da, Ayla'nın daha da çok tahrik olmasına, aldığı zevkin katlanmasına neden oluyordu. Sonra adamlar onu sikmeye başladılar. Sikler, amına ve götüne girip çıkıyordu artık. Müthiş bir tempo yakalamıştı Yunanlı'lar. Birinin siki içine girerken, öbürününki çıkıyor, sonra o sokarken, arkadaşı çıkarıyordu. Yine aralıksaz belini getirmeye başlamıştı Ayla. Ama adamlar artık durup, onun sakinleşmesini beklemiyorlardı bile. Acımasızca sikiyor, sikiyor, sikiyorlardı onu.

          Zevkten kısılmış gözlerle, üçüncü Yunanlı'nın da oturduğu koltuktan kalkıp yatağa doğru geldiğini gördüğünde, kalbi duracak gibi oldu Ayla'nın. O kocaman siki yine alabildiğine kalkmıştı adamın. Gelip yatağın üstüne çıktı. Sonra da dizlerinin üstünde yürüyerek, altta yatan arkadaşının başının hizasına kadar geldi. Şimdi kocaman siki, neredeyse yüzüne değiyordu Ayla'nın.

           Üçüncü bir sikin varlığıyla yeni ve daha da büyük bir sikilme isteğinin tüm benliğini kapladığını hissetti Ayla. Adamın ne istediği açıktı. Ağzını, vücudunda sik girebilecek üçüncü deliğini istiyordu Yunanlı. Yalnızca dudaklarını aralayıp bekledi. Biraz daha sokuldu adam. Sonra da, sikini, Ayla'nın ağzına sokuverdi. Tıpkı daha önce yaptığı gibi. Onun ağzına almasını beklemeden, tıpkı bir ama, ya da göte sokar gibi, sokuverdi ağzına. Kalçaları hemen hareketlendiler. Şimdi üçüncü bir Yunanlı, ağzını sikiyordu Ayla'nın.

          Aynı anda hem amından, hem götünden, hem de ağzından sikiliyordu. Üç tane kocaman, birbirinden büyük Yunanlı siki birden girip çıkıyordu vücuduna. Kendini kocaman bir am gibi hissediyordu Ayla. Sikler, götüne, amına, ağzına girip çıkıyordu. Sikiyorlardı onu. Her yerinden sikiyorlardı.

          Kelimenin tam anlamıyla bulutların üstüne çıkmış, hatta uzaya gitmiş gibiydi. Zevkten ölebileceğinin farkındaydı. Sürekli zirvede kalmanın inanılmaz boyutunu yaşıyordu. Amı, durmadan akan bir çeşmeye dönmüştü artık. Vücudundaki tüm su, beli geldikçe boşalan am sıvıları olarak dışarı akıyordu sanki. Bilinci, sürekli gidip geliyordu. O kadar çok zevk alıyordu ki, bu, bayılmasını engelliyordu.

            Yunanlı'ların üçü de, bellerini bir kaç kez getirmiş olmanın verdiği dayanıklılıkla, acımasızca sikiyorlardı onu. Siklerini, sanki vücudunun derinliklerinde buluşturmak istermiş gibi, hırsla sokuyorlardı tüm deliklerine. Üç esmer, sırım gibi ve kıllı Yunanlı vücudunun arasına sıkışmış vücudu, dalgalanıyor, kıvrılıp bükülüyor, adeta çırpınıyordu.

          Sonra, zevkten bulanmış gözleri, yatağın yanındaki bir hareketi yakaladı. Kocası, şimdi yatağın yanında ayakta duruyor ve seyrediyordu. Sikini sıkı sıkı tutan eli, sürekli hareket halindeydi. Kocası onun sikilişini seyrediyor ve otuzbir çekiyordu.

          İlk olarak götündeki sik fışkırmaya başladı. Neredeyse kaynama sıcaklığındaki erkeklik sıvılarını karnının içinde hissetmek, aklını başından aldı Ayla'nın. Sonra amındaki ve ağzındaki sikler de girdiler devreye. Aynı anda da, kocasının sikinden fışkıran beller, koluna ve omuzuna gelmeye başladı. Bu sefer, içinde patlayan sanki bir atom bombasıydı. Son hatırladığı, gözlerinin önünde çakan rengarenk ışıklar oldu.

           Gözlerini açtığında, yatakta kocasıyla yalnızdılar. Kendini, başı onun göğsünde yatıyor buldu Ayla. Tüm vücudu sızlıyordu. Başını kaldırıp, Burhan'ın gözlerine baktı. Alev alev yanan bakışlarla bakıyordu ona kocası.

          "Evliliğimizin birinci yıldönümü kutlu olsun bebeğim..." dedi ona.

          "Sana da sevgilim..." diye fısıldadı Ayla da, "Ohhhh sana da..."

          Sonra elini uzatıp, kocasının biraz küçük ama taş gibi sert sikini okşamaya başladı.

          "Neler yaptılar sana öyle..." dedi Burhan.

          "Siktiler beni sevgilim... Ohhhh siktiler beni..."

          "Hiç böyle bir şey görmemiştim... Seyrederken uçtum ben... Kimbilir sen neler hissettin..."

          "Ohhhhh çok güzeldi sevgilim... Üç siki birden yemek, müthişti... Çıldıracağımı sandım bir ara... Ohhhhh... Amımı da götümü de genişlettiler kocaman sikleriyle sevgilim..."

          "Göstersene baba... Hadi görmek istiyorum..."

          Kocasının sözleri, Ayla'nın içinde yeni bir ateşin başlamasına neden oluyordu. Önce doğruldu yatakta. Sonra da ters olarak Burhan'ın üstüne çıktı. Dizlerini yatağa dayayıp öne eğildi. Yüzü, kocasının sikinin hizasındaydı, Kasıkları ise onun başının hizasında havada.

          "Müthiş..." dedi Burhan, "Amın da götün de, hala açık duruyor... İçin bel dolu..."

           Ayla, onun iki eliyle kalçalarını okşamaya başlamasıyla ürperdi. İçinden sızan bellerin, kocasının yüzüne damladığını hissediyordu. Başı dönmeye başlamıştı yine. Sonra Burhan, iki eliyle kalçalarını kavrayıp, onu yüzünün üstüne çekti. Amının dudaklarının, kocasının ağzına yapıştığını hissettiği anda, yine beli gelmeye başladı Ayla'nın. Burhan'ın dilinin amının içine kaydığını hissettiğinde ise çıldıracak gibi oldu. Defalarca sikilmiş amını yalıyordu kocası. Karın kasları kasıldıkça içinden taşan beller, kocasının ağzına akıyordu.

          Sonra götünü de yalamaya başladı erkeği. Öne eğilip, dudaklarını, Burhan'ın sikinin çevresine yapıştırdı ve emmeye başladı. O biraz küçük ama taş gibi sert sik tohumlarını gırtlağına fışkırtmaya başlayana kadar da emdi, emdi, emdi.

          

           Sabah uyandığında, vücudunun her yeri ağrıyordu Ayla'nın. Yaşadığı müthiş geceyi düşününce, bu da normal sayılırdı tabii. Üç Yunanlı, şimdiye kadar hiç sikilmediği gibi sikmişlerdi onu. Her yerinden. Amından, götünden ve ağzından. Hep birlikte. Aynı anda. En sonunda da kocası, yeni sikilmiş amını ve götünü yalayıp emmiş, içine dolan bellerin hepsini temizlemişti. Doğrusu bu da müthiş bir şeydi. Bunu asla beklemiyordu Ayla. Üstelik bütün bunlar, evlenme yıldönümlerinde, evliliklerinin birinci yılında olmuştu.

          Burhan ondan önce kalkmış, duşa girmişti. Ayla da banyoya gitti ve kocasının yanına sokuldu. Birbirlerine sarılıp, vücutlarını sıcak suyun gevşetici etkisine bıraktılar bir süre.

          Daha sonra, kahvaltıya inmek için hazırlanırlanmak amacıyla aynanın önüne oturduğunda, Burhan arkadan gelip omuzlarını okşamaya başladı. Aynadan, gözlerinin içine bakıyordu.

          - "Daha altı günümüz var bu adada..." dedi birden, "Biliyorsun değil mi..?"

          - "Yani..?"

          - "Yani bence, bu altı günü müthiş bir biçimde geçirebiliriz bebeğim..."

          - "Dün geceki gibi mi..?"

          - "Evet... Dün geceki gibi... Hatta daha da müthiş bir biçimde..."

          - "Senin de hoşuna gitti değil mi sevgilim..?"

          - "Evet... Hem çok..."

          - "Peki devam etmeyi tehlikeli bulmuyor musun..?"

          - "Nasıl yani..?"

          - "Aynı anda her yerinden sikilmek, bağımlılık yapabilecek kadar müthiş bir şey çünkü... Ohhhh sevgilim, ne kadar güzel bir şey bilemezsin.."

          - "Bundan sonra canım hep bir kaç sik birden ister diye mi korkuyorsun..?"

          - "Evet... Ahhhh evet..."

          - "Doğrusu, bunun nasıl bir duygu olduğunu çok merak ediyorum... Siz kadınlar, bu açıdan çok şanslısınız... Üç sik için yer var vücudunuzda... Biz erkekler ise en çok bir kadını sikebiliriz aynı anda... Yalnızca bir tek sikimiz var çünkü..."

          - "Ne kötü..."

          - "Ama seni üç Yunanlı'nın arasına sıkışmış, üç deliğinden birden sikilirken seyretmek de çok uçurucu bir şeydi doğrusu... Bu da bende alışkanlık yapabilir, biliyor musun..?"

          - "Ahhhhh..."

          - "Ama asıl unatamadğım, en sonuydu... Amınla götün öyle bir hale gelmişti ki, anlatamam... Hatırladıkça sikim kalkıyor..."

          - "Sen de yaladın beni sevgilim... Yeni sikilmiş amımı, götümü yaladın... İçimden taşan belleri yaladın... Deliklerimi emip boşalttın... Ohhhh o da çok güzeldi... Deli oluyorum sandım..."

          - "Evet o da müthişti..."

          - "Tadı hoşuna gitti mi..? Ohhhhh söyle bana, hoşuna gitti mi..?"

          - "Çok... Hem de çok..."

          - "Yine istiyorsun değil mi..? Yine birileri beni sikip, içimi belleriyle doldursun istiyorsun değil mi..? Sonra da onları onları yalamak, yutmak istiyorsun..."

          - "Evet..."

          - "Ahhhh... Eminim çok güzeldir... Ama en güzeli ne biliyor musun sevgilim..? Bir siki emmek ve birden patlayıp fışkırtmaya başladığında, sıcak belleri yutmak... Ahhh müthiş güzel bir şey bu... Ya da bir sikin içinde fışkırmaya başladığını hissetmek... Karnının içinin tohumlarla dolması... Ohhhhhh..."

          - "Bilmiyorum... Eminim öyledir..." Sonra hiç konuşmadan giyinip, kahvaltıya indiler. Kahvaltıdan sonra deniz kenarına gittiklerinde de sessizdi Burhan. Ancak akşam yemeğine gittiklerinde konuşmaya başladı kocası.

          - "Biliyor musun, dün gece o Yunanlı'lara, bu adadaki gidilebilecek yerleri sormuştum... Kasaba merkezinde, güzel bir gece kulübü varmış... Adamlardan biri, oranın çok özel bir yer olduğunu söylemişti..."

          - "Öyle mi..? Neymiş bu özelliği peki..?"

          - "Avlanma sahası olduğunu söylemişti Yunanlı... Yalnız turist kadınlarla ve onları avlamaya çalışan Yunanlı'larla dolu olurmuş her zaman... Adı da ne biliyor musun..? Phallus..."

          - "Ohhhh, adı sik olan bir gece kulübü ha..? Oraya mı gidelim diyorsun..?"

          - "Değişiklik olur diye düşünüyorum..."

          Uzun bir süre, gözgöze bakıştılar. Ayla, onun fazla konuşamayacağını anlamıştı. Artık üstelememeye karar verdi birden. Birlikte kalkıp hazırlanmak üzere odalarına çıktılar.

          Madem ki, sik avına çıkıyorlardı, o halde ona göre giyinmesi gerektiğini düşünüyordu Ayla. Bavulunu karıştırıp, her zaman giymeye cesaret edemediği kırmızı büstiyerini buldu. Etek kısmı iyice kesilmiş bir atlet fanilasına benziyordu bu. Giyip, aynada kendine baktı Ayla. O kadar kısaydı ki, memelerinin alt kısımlarını örtemiyordu bile. Kol altı dekoltesi de alabildiğine derindi. Yandan bakıldığında, memelerinin dış tarafları görünüyordu.

          Sonra şarap rengi sarma eteğini buldu bavuldan. Aslında biraz uzunca bir dikdörtgen kumaş parçasından başka bir şey değildi bu. Bele sarılıyor, sonra da, büyük ve süslü bir çengelli iğneyle tutturuluyordu. İki ucu, yalnızca bir karış kadar birbirinin üstüne biniyordu. Deneyimleriyle, otururken dikkat etmezse, her yerinin görüneceğini biliyordu Ayla. Ama bu gece dikkatli olmaya hiç de niyetli değildi.

           Bir gece önce giydiği ayakkabılar, bu kıyafet için de uygun göründü gözüne. Son bir kez daha kendine baktı aynada. İki küçücük kumaş parçasının altında çırılçıplaktı. Üstelik bu kolaylıkla anlaşılabiliyordu. O da bunu istiyordu zaten. Hazırdı.

          Dönüp kocasına baktığında, onun da hazırlanmış olduğunu gördü. Açık mavi bir atlet fanilası ve beyaz bir şort giymişti Burhan. Çorapsız ayaklarında ise, bez ayakkabılar vardı. Elele tutuşup asansöre yürüdüler. Sonra da Ayla'yı aç gözlerle seyreden resepsiyoncunun çağırdığı taksiye binip, yola koyuldular.

          İlginç bir şekilde, kapalı bir salondaydı gece kulübü. Doğrusu, bu kadar sıcak bir iklimde bunu beklemiyordu Ayla. Ama içerisi, mükemmel klima sistemi sayesinde serindi. Müthiş de kalabalıktı bu arada.

          Kapıdan girdikleri anda, Ayla'nın ilk dikkatini çeken içerdeki koku oldu. Am kokuyordu ortalık. Adının anlamı "sik" olan bu gece kulübü, am kokuyordu. Işık da o kadar azdı ki, neredeyse karanlıktı. Bir süre öylece dikildiler kapının önünde. Sonra gözleri alıştı.

          İçerdeki kadınların hepsi yabancı turistlerdi. Erkeklerin ise hepsi, genç ve yakışıklı Yunanlı'lar. Ayla, salondaki erkek sayısının daha fazla olduğunu da farketmişti hemen. Bu hoşuna gitmişti. Böylece, her şey daha kolaylaşacaktı. Ortada tıklım tıklım dolu küçük bir dans pisti vardı. Ama Ayla, insanların her yerde dansettiğini görebiliyordu. Daha doğrusu, kadınlar ve erkekler, kendilerine yavaş müziğin ritmine kaptırıp, salonun her yerinde, ayakta sikişiyorlardı sanki.

          Pistin çevresinde küçük masalar vardı. Dip taraflarda ise göğüs hizasına kadar yüksek duvarlarla birbirinden ayrılmış localar.

          Kendilerine bir yer bulabilmek için yürüdüler. Ayla öndeydi. Birden biri elini tuttu. Dönüp baktığında, genç bir Yunanlıyla burun buruna geldi. Sonra onu çekip sarıldı oğlan. Dansetmeye başladılar. Daha ilk anda, vücutları birbirine yapışmıştı. Göz ucuyla Burhan'ın yürüyüp, bulduğu bir boş locaya girdiğini gördü. Sonra da kendini iyice bıraktı oğlanın kollarına.

           Siki hemen kalkmıştı Yunanlı'nın. Karnına batıyordu. Ayla'yı, iki eliyle birden belinden tutup, iyice kendine çekmişti. O da kollarını oğlanın boynuna doladı. Halinden memnundu. Bir kaç kadeh içki içebilmiş olsa, daha da iyi olacaktı galiba.

          - "Yanındaki erkek kim..?" diye sordu birden oğlan.

          - "Kocam..."

          - "Kocan mı..? Buraya kocasıyla gelen birini ilk kez görüyorum..."

          - "Benimki başka kocalara benzemez pek... Dolayısıyla da, bir şey farketmez yani..."

          - "Seni sikmek istiyorum..."

          - "Oh... Ne kadar da acelecisin..."

          - "Sen de çok güzelsin..."

          - "Canım içki içmek istiyor... Hadi gel oturalım..."

          Sonra onu bırakıp kocasının oturduğu locaya doğru yürümeye başladı Ayla. Yunanlı da peşindeydi. Oturduğu anda da, yanına oturdu hemen. Burhan'ın gözleri parlıyordu.

          - "Burası, gerçekten de güzelmiş..." dedi Ayla'ya, "Değişik ve güzel..."

          - "Haklısın sevgilim... Bu Yunanlı'nın bana söylediği üçüncü cümle, beni sikmek istediği oldu, biliyor musun..?"

          - "Vay ne kadar hızlıymış... Yakışıklı oğlan ama değil mi..?"

          - "Evet sevgilim... Doğrusu yakışıklı... Siki de kocaman..."

          At nalı biçiminde geniş bir sedirde oturuyorlardı. Masa da sedirin çizdiği U'nun ortasındaydı. Oturdukları yerden salonu göremiyorlardı. Dışardakilerin de, özel olarak gelip içeri bakmadıktan sonra onları görmelerine olanak yoktu. Locanın duvarları buna izin vermiyordu. Yunanlı elini uzatıp duvardaki bir düğmeye bastı. Aynı anda giriş yerindeki kırmızı bir lamba yanıp sönmeye başladı. Biraz sonra da garson geldi yanlarına. Burhan Yunanlı'ya da danışıp, üçü için de duble viski ısmarladı. Demek ki böyle hoş bir sistem kurmuşlardı burada.

           Kalabalığın içinde, insanın kendini alabildiğine özgür hissedebileceği yerler, bağımsız adacıklar oluşturmuşlardı. Garson içkileri getirince, Ayla hemen ikincisini ısmarlayıp, bardağını kafasına dikti. Bu gece kulübünün özelliklerini değerlendirebilmek için, biraz kafasının iyi olması gerektiğini biliyordu. İkinci içkisi geldiğinde, birinciyi bitirmişti bile. Ondan da bir yudum alırken, Yunanlı elini tutup onu yeniden dansa kaldırdı.

           Piste kadar gitmemişlerdi. Loca'nın hemen önünde ona sımsıkı sarılıp, kocaman sikini yeniden karnına dayamıştı Yunanlı. Yavaş müziğin ritmine kapılıp, hafif hafif sallanmaya başladılar. Bu sefer beline sarılmak yerine, kalçalarını avuçlamıştı oğlan. Ayla da kollarını onun boynuna dolamış, memelerini göğsüne yapıştırmıştı. Birden kafaya diktiği viski, damarlarında dolaşmaya başlamıştı bile. Bu gece, müthiş şeyler yaşayacağından emindi artık. Yunanlı'nın elleri, kalçalarını, mıncık mıncık yoğuruyordu. Eteğinin iyice sıyrıldığını ve arkadan bakanların çıplak kıçını görebileceklerini farkediyor, iyice heyecanlanıyordu.

          - "Götün çok güzel..." dedi birden Yunanlı.

          Elleri şimdi çıplak tenine değiyordu. Ayla onun parmaklarından birinin kalçalarının arasına girdiğini hissetti. Bir anda götünün küçük deliğini buluvermişti oğlan. Tüm vücudu titredi bu temasla. Biraz daha devam ederse, belini getirecekti.

          - "Götünü verir misin bana..?" diye devam etti Yunanlı, "Götünü siktirir misin bana..?"

          Ayla'nın bu soruya yanıtı, kalçalarını biraz arkaya itmek ve götünün deliğini, hafif hafif okşamakta olan parmağın üstüne bastırmak oldu yalnızca. Yeterince açık bir cevaptı bu. O anda birden yanlarında bir başka Yunanlı bitiverdi. Yunanca'nın o hızlı ritmiyle, bir şeyler konuşmaya başladılar. Ayla başını çevirip yeni gelene baktı. Bu da çok yakışıklı biriydi doğrusu. Gözgöze geldiklerinde, baygın baygın gülümsedi ona Ayla. Sonra müthiş bir şey oldu ve ikinci Yunanlı, bir anda ona arkadan sarılıverdi.

           Şimdi üçü birlikte dansediyorlardı. İkinci bir sikin kıçına dayandığını hissediyordu Ayla. Orada, ayakta sandviç yapıyorlardı onu. Birden beli gelmeye başladı. Bacakları titriyordu.

           Artık biraz oturmak istiyordu. Üçü birlikte locaya döndüler. Otururken, ustaca bir manevrayla, onu aralarına aldılar iki Yunanlı. İlk oğlan, kocasıyla onun arasında kalmıştı. Viski bardağına uzanıp, kocaman bir yudum aldı Ayla. En dışta oturan yeni Yunanlı, bu arada bacaklarını okşamaya başlamıştı bile. Bir taraftan da Burhan'la konuşmaya girişmişti. Arkadaşından daha konuşkan olduğu kesindi.

          Birden, yandaki locadan gelen müthiş bir inleme dikkatini çekti Ayla'nın. Bir kadın sesiydi bu. Sonra bir daha ve bir daha geldi o inanılmaz tahrik edici inleme sesi. Meraklanmıştı. Ayağa kalkıp, dizlerini sedire dayadı ve duvarın üstünden yan tarafa baktı. İlk gözüne çarpan, sürekli yukarı aşağı hareket eden çıplak ve bembeyaz kalçalar oldu. Sonra onların arasında bir görünüp bir kaybolan, kocaman ve kapkara siki farketti. Sarışın bir turist kadın, bir Yunanlı'nın kucağındaydı. Oracıkta sikişiyorlardı. Bir anda, alabildiğine tahrik olduğunu hissetti Ayla. Gözlerini ayıramıyordu önündeki manzaradan.

          - "Ne oluyor..?" diye sordu kocası bu arada.

          - "Ahhh sevgilim sikişiyorlar... Adamın kocaman sikinin üstüne oturmuş kadın... Ohhhh sikişiyorlar sevgilim..."

           Doğrusu bu kadarını beklemiyordu Ayla. Bu gece kulübünde işlerin el peşrevlerinden öteye gitmeyeceğini inanmıştı nedense. Ama şimdi yanılmış olduğunu görebiliyordu. Başını çevirip, iki yanında oturmakta olan Yunanlı'lara baktı. İkisinin de gözleri, kalçalarına dikiliydi. O zaman, sedirin üstüne böyle dizlerini dayayıp durduğunda, adamların gözlerinin önüne ne kadar müthiş bir manzara sergilemiş olduğunu farketti. Hemen peşinden de, sonradan gelen oğlanın elini, yine bacaklarının arasında hissederek titredi. Elinde olmadan aralandı bacakları. Yunanlı'nın eli hızla yukarı çıktı ve parmaklarından biri amını buluverdi.

           Ağzından küçük bir inleme kaçarken, dönüp Burhan'a baktı. Büyülenmiş gibi, olup biteni seyrediyordu kocası. Sonra bakışlarını yeniden yan locadaki sikişe çevirdi.

           Şimdi kadın, daha hızlı oturup kalkıyordu adamın kucağına. Ayla, onun belinin gelmek üzere olduğunu anladı. Kendi beli de gelmek üzereydi zaten. Tüm gücüyle kendini sıkıyor, bunu engellemeye çalışıyordu. Kadının vücudunun titremekte olduğunu gördü. Peşinden de, müthiş bir inlemeyle yığıldı erkeğin kucağına kadın. Birden, Ayla'nın da beli gelmeye başladı. Bağırmamak için, elini ısırıyordu.

          Dönüp yeniden yerine oturabilmesi için, biraz kuvvet toplaması gerekti Ayla'nın. Yeniden viski bardağını saldırdı sonra da. Hala derin derin nefes alıyordu. Arkasına yaslanıp kocasına baktı.

          - "Gerçekten müthiş bir yer burası sevgilim..." diye fısıldadı, "Ohhhh gerçekten müthiş..."

          Burhan'ın sesi bile çıkmıyordu. Ayla, onun yüzünün şehvetle kasılmış olduğunu görebiliyordu. Az önce, yanındaki Yunanlı'nın elinin bacaklarının arasına girip amına gittiğini, mutlaka görmüş ve bundan etkilenmişti belli ki.

          - "Hoşuna gitti değil mi..?" diye sordu Ayla, "Söyle bana, hoşuna gitti değil mi, adamın parmağını amıma sokup beni zevkten mahvetmesi..?"

          - "Belli olmuyor mu..?"

          - "Biliyor musun sevgilim..? Daha yeni başlıyor her şey... Bu Yunanlı'lar beni sikecekler... Ohhhhh sikecekler beni sevgilim... Burada sikecekler... Senin yanında sikecekler beni... Ohhhhh karını sikecekler, sana göstere göstere..."

           Sonra sırtını yaslayıp, iki yanındaki Yunanlı'lara baktı Ayla. İlki, daha konuşmaya başlar başlamaz onu sikmek istediğini söylecek kadar hızlıydı gerçi ama, sonradan katılan, daha da hızlı çıkmıştı. Yine eli bacaklarındaydı. Elbette ki ona güçlük çıkarmayı düşünmüyordu. Dizlerini iyice aralamış, Yunanlı'nın okşayan eline özgürlük tanımıştı. Eteği iyice sıyrılmıştı artık. Kendi bile amını görebiliyordu böyle otururken. Sonra öbür Yunanlı'nın elini de bacaklarında hissetti.

       & nbsp;  Kocası, garsonu çağıran düğmeye bir kere daha basmış ve içkileri tazelemişti bu arada. Elinde viski bardaklarını dizdiği tepsiyle içeri gelen garson da bayağı yakışıklıydı doğrusu. Bardakları masanın üstüne korken, biran Ayla'nın gözlerinin içine baktı. Sonra da bakışlarını aşağıya, bacaklarına çevirdi. İki taraftan iki el, bacaklarının iç taraflarını okşuyordu şimdi. Onun da sikini kaldırdığını görebiliyordu Ayla. İşte bu çok hoştu doğrusu. Oğlanın gözlerinin içine baka baka, iki elini birden, iki yanındaki Yunanlı'ların siklerine götürüp okşamaya başladı. Ama daha fazla kalmadı garson locada. Yapılacak çok işi olmalıydı.

          Ne var ki, Yunanlı'ların siklerini okşamaya başlamakla, dönüşü olmayan bir yola da girmiş oluyordu Ayla. Adamlar giderek azgınlaşıyordu artık. İki parmak birden amının dudaklarında dolaşmaya, zaman zaman içine girip çıkmaya başlamıştı şimdi. Ayla, içindeki sikilme isteğinin giderek büyüdüğünü, adeta engellenemez bir hale geldiğini hissediyordu. İkisinin de sikleri kocamandı Yunanlı'ların. Bu, başının dönmesine neden oluyordu. Aceleci parmaklarla ikisinin de fermuarlarını indirmeye koyuldu. Sonra ellerini içeri uzatıp, aklını başından alan sikleri dışarı çıkardı. İki eli de doluydu şimdi. Kocaman, kapkara, kalın ve ateş gibi yanan siklerle doluydu.

           Sol tarafında oturan şimdi elini bacaklarının arasından çekmiş ve arkadan getirip kalçalarının altına sokmuştu. Biraz önce amının dudaklarını okşayan, hafif hafif içine girip çıkan parmak, şimdi götünü bulmuştu bile. Ayla o alabildiğine hassas küçük deliğinin, inanılmaz bir açlıkla açıldığını ve Yunanlı'nın parmağını adeta içine çektiğini hissediyordu. Kalçaları, kontrol dışı hareketlerle çalkalanmaya başlamıştı. Öbür Yunanlı da, şimdi parmağını amına küçük bir sik gibi sokup çıkarmaya başlamıştı. Başını kaldırıp kocasıyla gözgöze geldi Ayla.

          - "Ahhhh sevgilim..." diye inledi sonra da, "Parmaklarıyla sikiyorlar beni... Biri amımı, öbürü götümü sikiyor parmaklarıyla... Ohhhh çok güzel sevgilim... Utanmaz bunlar... Burada sikecekler beni... Ohhhh burada sikecekler sevgilim... Senin yanında... Ahhhh senin yanında... Ahhhhh kocamın yanında sikecekler beni... Ohhhh çok güzel... Ohhhhh... Karını sikecekler... Ohhhh çok güzel..."

           Burhan'ın gözleri sabitleşmiş gibiydi. Ayla, onun yanaklarının iyice kızarmış olduğunu görebiliyordu. Şortunun önü kabarmıştı. Ellerindeki sikleri bırakmadan, sağ tarafındaki Yunanlı'nın üstünden öne eğildi ve dudaklarını kocasına uzattı. Öpüşmeye başladılar. Tanrım, iki tane hiç tanımadığı, isimlerini bile bilmediği Yunanlı, aynı anda amıyla götünü parmaklarıyla sikerken, kocasıyla öpüşüyordu. Kafası zevkten patlayacak gibi olmuştu.

          Burhan'ın dilini yakalayıp emmeye başladı. Aynı anda da beli geliverdi birden. Vücudu titriyor, sarsılıyordu.

           Daha kendine tam gelemeden, sol tarafındaki Yunanlı'nın onu kalçalarından kavrayıp, kucağına çektiğini farketti. Sonra, artık elinden kurtulmuş olan o koskocaman sikin başını, götünün deliğinde hissediverdi. Yavaş yavaş giriyordu Yunanlı'nın siki. Götü iyice açılıyor ve hepsini birden içine alabilmek için çırpınıyordu sanki. Sonra onu belinden tutup, iyice kucağına çekti Yunanlı. Ayla kendini bıraktı ve adamın taşaklarının kalçalarının altında ezildiğini hissetti. Dibine kadar sokmuştu Yunanlı.

          Zevkten kısılmış gözlerle, olup bitenleri büyülenmiş gibi seyreden kocasına baktı yeniden. Sonra da, sağ eliyle sikini hala sıkı sıkı tutmakta olduğu ikinci Yunanlı'nın ayağa kalktığını farketti. Gelip tam önünde durdu adam. Ellerini uzatıp eteğini iyice sıyırdı. Doğrudan doğruya amına bakıyordu. Ayla ise gözlerini onun kocaman sikinden alamıyordu bir türlü. Bir yay gibi yukarı kıvrık, inanılmaz büyük, inanılmaz kalın, kapkara ve kıllıydı. Göz ucuyla Burhan'ın da büyülenmiş gibi aynı yere baktığını farkederek, büsbütün heyecanlandı.

          Sonra vücudunun üst kısmını geriye verip, kucağında oturduğu Yunanlı'nın göğsüne iyice yasladı ve bacaklarını havaya kaldırıp, kendini önündeki Yunanlı'ya iyice açtı. Bundan daha açık bir davet olamazdı herhalde. Adam da, daha fazlasını beklemedi zaten. Ayla, onun iyice sokulduğunu ve bir eliyle tuttuğunu sikinin başını getirip, amının susamış bir ağız gibi açık duran dudaklarının arasına sokuşunu izledi. İnanılmaz bir hırsla soktu Yunanlı.

          O kocaman siki, bir anda, dibine kadar gömüldü amına. Bu da, ağzından çığlığa benzeyen bir inleme kaçmasına ve belinin yeniden ve inanılmaz bir şiddetle gelmesine yetti de arttı bile.

           Bilincini yeniden topladığında, sikiliyordu. Aynı anda hem amından, hem de götünden. Kocaman Yunanlı sikleri, içine girip çıkıyor, onu zevkten delirme noktasına getiriyordu. Başını çevirip tekrar Burhan'a baktı. Bir zevk maskesine dönüşmüştü kocasının yüzü.

          - "Ohhhhh sevgilim..." diye inledi, "Sikiyorlar beni... Ohhhh sikiyorlar beni... Ahhhh seyret n'olursun... Seyret... Karını sikiyorlar... Ohhhhh hem amımı, hem götümü sikiyorlar sevgilim... Bir bilebilsen ne kadar büyük bir zevk bu... Ohhhh bir bilebilsen... Karnımın için sik dolu sevgilim..."

          Öylesine büyük bir zevk alıyordu ki, neredeyse konuşamayacak hale geldiğini hissediyordu Ayla. İki tanımadığı Yunanlı'nın arasına sıkışmış, kıvrana kıvrana, çırpına çırpına sikiliyordu. Hem de kocasının gözleri önünde ve kalabalık bir gece kulübünün içinde. Peşpeşe beli gelmeye başlamıştı artık. Sonra, yarı aralık gözlerle Burhan'ın garsonu çağıran düğmeye bastığını görüp, daha da heyecanlandı.

          Kısa bir süre sonra da, garson geldi locaya. Bir an öylece durup, müthiş bir tempoyla sikişmekte olan üçlüyü seyretti. Elindeki tepside, dört bardak viski vardı. Anlışalan, bu sefer sipariş almadan, yalnızca tahmin ederek getirmişti içkileri. Bardakları masaya korken, Ayla, onun pantolonunun önünde meydana gelen müthiş kabarıklıktan gözlerini alamaz olmuştu.

          Birden elini uzatıp, bir pençe gibi kavradı garsonun sikini. Onu da istiyordu. Amına ve götüne girip çıkmakta olan sikler yetmemiş gibi, onu da istiyordu. İçinden gelen bir ses, kocasının garsonu çağırmasının nedeninin bu olduğunu söylüyordu zaten.

           Anlaşılan, garson da iyice tahrik olmuştu gözlerinin önündeki manzaradan. Fazla üzmedi Ayla'yı. Hızla fermuarını indirip, dışarı çıkardı sikini. Birden iyice heyecanlandı Ayla. Ağzının sulandığını hissediyordu. İçine girip çıkmakta olan siklerin ikisinden de daha büyüktü garsonun siki. Gerçekten inanılmaz bir şeydi bu. Yeniden elini uzatıp, sımsıkı kavradı bu muhteşem erkeklik abidesini. Sonra da çekmeye başladı. Ağzı açılmıştı bile. Garson, hızla sol tarafına geçti ve divanın üstüne çıkıp, iyice sokuldu ona. Ağzını daha da açıp bekledi Ayla.

          Sonra garson, o inanılmaz büyüklükteki sikini, ağzına sokuverdi bir anda. Tıpkı bir ama sokar gibi. Hemen aynı anda da kalçaları hareketlendi. Artık ağzından da sikiliyordu Ayla. Garson sikini, ağzına sokup çıkarıyor, onu kelimenin tam anlamıyla ağzından sikiyordu.

           Artık dünyadan tümüyle kopmuştu Ayla. Sanki yalnızca üç noktası olan bir evrene hapsolmuş gibiydi. Amı, götü ve ağzıydı bu noktalar. Birbirinden büyük sikler, bu üç noktadan o evrene girip çıkıyor, ona zevkten delirtiyordu. Artık sürekli geliyordu beli. Gözünde şimşekler çakıyordu. Birden ağzının içine dolan yakıcı sıvıyı hissederek, hırsla emmeye başladı. İlk belini getiren garson olmuştu. Tohumlarını gırtlağının en dibine fışkırtıyor, o da büyük bir istek ve iştahla, hepsini yutuyordu. Sonra götündeki sik fışkırtmaya başladı tohumlarını. Karnının içi sanki ateşle dolmuş gibi olmuştu. Hemen peşinden de, amını sikmekte olan Yunanlı'nın beli geliverdi. Ayla, dev bir elin onu tutup boşluğa fırlattığı hissine kapılarak, kendinden geçti.

           Yeniden kendine geldiğinde, divanın üstünde oturuyordu Ayla. Kocası yanına gelmiş, ona sarılmıştı. Locada ikisinden başka kimse kalmamıştı. Biraz önce onu aynı anda amından ve götünden siken iki Yunanlı gitmişlerdi.

          - "Ahhhh..." diye inledi yorgun bir sesle, "Siktiler beni sevgilim... Ohhh siktiler beni..."

          Burhan, derin derin soluk alıyordu. Şortunun önünde büyük bir kabarıklık meydana gelmişti. Başını çevirip, garsonun belleriyle ıslanmış dudaklarını onun ağzına verdi Ayla. Bir anda, çılgın gibi öpüşmeye başladılar. Kocasının çılgınlık derecesinde tahrik olduğunu görebiliyordu. Bu da, inanılmaz bir biçimde başının dönmesine neden oluyordu yalnızca. Kendini bırakıp, Burhan'ın, ağzının içinde kalan tüm belleri yalayıp yutmasına izin verdi.

          Sonra ayrıldılar. Ayla uzanıp, garsonu çağıran düğmeye bastı. Canı bir içki daha istiyordu şu anda. Ama, az önce sikini ağzına sokup bellerini gırtlağına fışkırtan garson içeri girdiğinde, tek istediğinin bu olmadığını anladı. Aklı, Yunanlı'nın kocaman sikinde kalmıştı.

          - "Bence bu sefer üç viski getir..." dedi garsona, "Sonra sen de biraz bizimle oturup, birini iç... Ne dersin..?"

          - "Viski getireyim... Ama ben oturamam burada... Yasak bu..."

          - "Ama biraz önce..."- "Biraz önce yaptığım daha da yasak aslında... Ama dayanamadım işte... Çok güzelsin... Üstelik içeri girdiğimdeki manzara da, çok tahrik ediciydi..."

          - "Ama doymadım ben... Bir daha istiyorum..."

          - "Burada imkansız... Aslında ben de sana doymadım ama, söyledim ya imkansız..."

          - "Ahhh bu çok fena..."

          - "Bence de... Ama eğer istersen, işim bittikten sonra birlikte olabiliriz... Bir saatim kaldı zaten..."

          - "Bak bu iyi işte... Peki nereye götüreceksin bizi..?"

          - "Evime... Buraya çok yakın... Üç arkadaş, birlikte ev tuttuk..."

          - "Ahhh bu daha da hoşuma gitti işte..."

          - "Tamam o zaman... Çıkarken haber veririm size... Yanındaki erkek de gelecek mi..?"

          - "Ohhh tabii... Kocam o benim... Hem, o da bayılıyor böyle şeylere..."

          - "Benim için farketmez..."

          - "Peki arkadaşların nasıl..?" diye sordu Ayla, bir elini uzatıp garsonun sikini pantolonunun üstünden tutarken, "Yakışıklı ve büyükler mi onlar da..?"

          - "Büyük seviyorsun galiba..."

          - "Ohhh bayılıyorum hem de..."

          - "Peki kocanınki de büyük mü bari..?"

          - "Hayır... Onunki küçücük..."

          - "İşe yarıyor mu bari..?"

          - "Eğer sikinden söz ediyorsan, daha büyüğü olmadığı zaman işe yarıyor tabii... Eğer kendisinden söz ediyorsan, bu, onu nasıl değerlendirdiğine bağlı... Anlıyor musun..?"

          - "Tahmin ediyorum..."

          - "Bu iyi işte..."

          - "Tamam o zaman... Ben işime bakıyorum şimdi..."

          Sonra locadan çıkıp gitti garson. Ayla dönüp kocasına baktı. Gözleri parlıyordu Burhan'ın. Olup bitenin onu inanılmaz bir biçimde heyecanlandırdığı belliydi. Ayla, onun heyecanlanmasının kendisini de inanılmaz bir biçimde tahrik ettiğini ferkediyordu. Gerçekten de sıradışı bir durumdu yaşadıkları. İki gündür, hiç tanımadıkları Yunanlılar, onu kocasının yanında sikmişlerdi. Hem de ne biçim sikmişlerdi. Şimdiye kadar hiç sikilmediği gibi. Amı, götü ve ağzı, aynı anda Yunanlı sikleriyle dolmuştu. Burhan da, bütün bunları, hemen yanıbaşından seyredip, uçmuştu adeta.

          Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, az önce garsonla yaptığı konuşmadaki, onu aşağılayan sözler de tahrik etmişti kocasını.

          - "Hayatından memnun musun sevgilim..?" diye sordu kocasına.

          - "Memnun olduğumu biliyorsun... Ya sen..?"

          - "Ohhhh sen de benim memnun olduğumu biliyorsun bal gibi..."

          - "Biliyorum da, sen sordun diye ben de soruyorum işte..."

          - "Eğer hislerim beni yanıltmıyorsa, asıl bundan sonra memnun olacağız... Ben de, sen de..."

          - "Ne düşündüğünü biliyorum... Ama ben pek emin değilim..."

          - "Ohhhh emin ol sevgilim... İnan çok hoşuna gidecek..."

          - "Bilmiyorum..."- "Gel göstereyim sana sevgilim..." dedi Ayla Burhan'ın elini tutarak, "Ohhhh bak göstereyim sana... Bak ne kadar güzel oluyor sonrası..."

          Sonra kocasının elini çekerek, hafifçe yan döndü kanapenin üstünde. Bir eliyle eteğinin arka tarafını sıyırdı ve Burhan'ın parmağını, götüne getirdi. Tanrım, alabildiğine açıktı götünün normalde küçücük olan deliği. İçi vıcık vıcık bel doluydu.

           - "Ohhhh sok parmağını götüme sevgilim... Bak ne hale getirdiler karının götünü..." Burhan, büyülenmiş gibiydi. Hafifçe bastırdı parmağını. Ayla, götünün bir çiçek gibi açıldığını ve kocasının parmağının içine yağ gibi kaydığını hissetti. Birden belini getirmesi için, bu yetti de arttı bile. İnliyor, kıvranıyordu.

          - "Gördün değil mi sevgilim..?" diye sordu sonra da, "Ohhhh gördün değil mi ne güzel olmuş götüm... Yeni sikilmiş... Büyümüş... İçi vıcık vıcık bel dolu ve kaygan... Ohhhh çok güzel yaptılar götümü sevgilim... Ohhhh çok güzel oldu götüm sevgilim..."

          Sonra dudaklarını kocasının ağzına verdi. Çılgın gibi öpüşmeye başladılar. Kanı kaynıyordu. Durumun Burhan'ı da alabildiğine etkilenimş olduğunu görüyor ve zevkten ürperiyordu. Dilini onun ağzına verdi. Büyük bir hırsla emiyordu kocası. Birden onu buna iten şeyin, ağzının içindeki bel tadı olduğunu kavradı ve bu daha da heyecanlanmasına neden oldu yalnızca. Garsonun ağzına fışkırttığı belleri kocasıyla paylaşmak, çıldırtıcı bir duyguydu.

          Şimdi parmağını yavaş yavaş götüne sokup çıkarmaya da başlamıştı Burhan. Kıvrana kıvrana, bir kez daha belini getirdi Ayla. Bir süre öyle yanyana oturdular karı-koca. Garsonun işten çıkmasını beklemek zor geliyordu Ayla'ya. Burhan'ın elini tutup onu dans pistine sürükledi. Yavaş müziğe kendilerini bırakıp dansetmeye başladılar. Kocasının sikini tüm sertliğiyle karnında hissetmek, yeniden kanını tutuşturmuştu bu arada. Ona sımsıkı sarılıp, iyice bıraktı kendini.

          Sikişmeyi çok sevdiğinin farkındaydı. Buraya geldiklerinden beri de, daha çok bilincine varmıştı bunun. Ama kocasını da çok seviyordu. Üstelik şimdi yepyeni bir sayfa açılmıştı önlerinde. Birlikte yapabilecekleri şeylerin sınırı olmayacağını hissediyordu ve bu onu hem delicesine mutlu ediyor, hem de çılgıncasına tahrik olmasına neden oluyordu.

          Birden müthiş bir şey oldu ve arkadan gelen bir el, eteğinin altına girip çıplak kalçalarını okşamaya başladı. Sanki ateş değmişti tenine. Tüm vücudu kasıldı Ayla'nın. Ama dönüp bakmadı arkasına. Yalnızca, Burhan'a daha sıkı sarıldı. İnanılmayacak kadar heyecanlanmıştı yine.

          - "Arkamdaki adamı görebiliyor musun sevgilim..?" diye sordu sonra kocasına, "Kıçımı okşuyor... Ohhhh çok hoşuma gidiyor sevgilim... Ne manyak bir yer burası... Ohhhh çok güzel..."

          Şimdi daha da cüretlenmişti kalçalarında dolaşan el. Alev alev yanıyordu adamın parmakları. Sonra, parmaklarından biri, kıçının yarığına girdi. Ayla, sahibinin kim olduğunu bile bilmediği ele teslim etmişti kendini. Parmağın götüne değmeye başladığını hisettiğinde ise kalbi küt küt atmaya başladı. Hafifçe bastırdı adam. Götü, elinde olmadan açıldı birden. Tanrım, hala öylesine kaygandı ki, hiç zorlanmadan giriyordu parmak içine.

          - "Ahhhhh parmağını soktu götüme sevgilim..." diye inledi Burhan'ın kulağına, "Ohhhh çok güzel... Ahhhhhh çok güzel... Parmağıyla sikiyor beni sevgilim... Ahhhh parmağıyla sikiyor götümü..."

          Başını arkaya atıp kocasının gözlerine baktı sonra da. Yüzü, inanılmaz bir şehvet maskesiyle kaplanmıştı Burhan'ın. Bir süre gözgöze bakıştılar. Sonra kocası biraz eğilip onu öpmeye başladı. Daha fazla tutamadı kendini Ayla. Vücudu titremeye başladı. Bir kez daha beli geliyordu. Bacakları, vücudunu zorlukla taşıyordu. Götü, içindeki yabancı parmağı, bir mengene gibi sıkıştırmıştı.

           Sonra daha da müthiş bir şey oldu. Arkasındaki adam, şimdi iyice sokulmuştu Ayla'ya. Parmağını çıkarmıştı artık götünden. Önce iki elin eteğinin arkasını kaldırdığını, hemen peşinden de, kocaman ve ateş gibi yakan bir sikin, bacaklarının arasına kaydığını hissetti Ayla. Arkasındaki adam sikecekti onu. Burada, dans pistinin ortasında, kocasıyla dansederken sikecekti. Yanılmadığını, tenini yakmakta olan o kocaman sikin başı, götünün deliğine değmeye başladığında, kesinlikle anladı.

          - "Sikecek beni..." diye inledi ağzını kocasınınkinden kurtararak, "Ohhhh sikecek beni sevgilim... Götümü sikecek... Ahhhh burada sikecek beni... Ahhhh deli olacağım sevgilim... Ohhhhhh sokuyor... Sokuyor sevgilim... Götüme sokuyor sikini... Ahhhh çıldıracağım şimdi... Ahhhhh... Ohhhhh..."

          Kalçalarını iyice geriye vermişti artık. Adamın sikinin başı, götüne girmişti bile. Tüm vücudu titriyordu. Sonra onun birden bastırdığını ve o kocaman sikin, bir yağ gibi içine kaydığını hissetti. Gözleri karardı. Yine beli geliyordu. Sonra adam götünü sikmeye başladı. Gerçekten de sikiyordu onu. Kocasıyla dansederken arkadan sokulmuş, götünden sikiyordu. Gece kulübünün tam ortasında, herkesin gözleri önünde sikiyordu onu.

          İnanılır gibi değildi. Belki de sırf bu nedenle, müthiş bir zevk alıyordu Ayla. Kalçaları, elinde olmayan hareketlerle, öne arkaya oynamaya başlamıştı.

          - "Ohhhh müthiş..." diye mırıldandı, "Müthiş sevgilim... Ohhhh zevkten delireceğim şimdi... Ahhhhh sikiyor beni... Götümü sikiyor... Ohhhhh götümü sikiyor... Ahhhhh götümü sevgilim... Götümü... Ahhhhh... Immnnnhhh... Ahhhh götümü..."

          Birden gözleri, pistin hemen kenarındaki bir masada oturmakta olan arışın bir kadına takıldı. İsveçli ya da Danimarkalı falan olmalıydı. Çok güzeldi. İki yanında iki Yunanlı oturuyordu. Eteği neredeyse beline kadar sıyrılmıştı. Amı görünüyordu. İki elini iki yanına uzatmış ve Yunanlılar'ın kocaman siklerini sım sıkı kavramıştı. Ama asıl müthiş olan gözlerindeki ifadeydi. Ayla'yı seyrediyordu. Daha doğrusu onun bir Yunanlı tarafından oracıkta, götünden sikilişini.

           Kendinden geçmiş gibiydi kadın. Gözleri sabitleşmişti. Bacakları açılıp kapanıyor, vücudu kıvranıyordu. Bu durum, Ayla'nın aldığı zevki daha da büyütmüştü sanki. Kalçalarını iyice geri verip, arkasındaki Yunanlı'ya iyice sundu kendini. Bir taraftan da, gözlerini sarışın kadından alamıyordu. İçindeki ateş öylesine büyümüştü ki, bacakları titremeye başlamıştı. Yeniden kocasına sımsıkı sarıldı. Dudaklarını yine Burhan'ın ağzına vermişti. Bu inanılmaz çılgın anın zevkini çıkarıyor, adeta bulutların üstünde dolaşıyordu. Bir taraftan da, adamın hareketlerinin giderek hızlanıp sertleştiğini farkediyordu. Götünün içindeki o kocaman sik, artık bir piston gibi girip çıkmaya başlamıştı.

          Düşmemek için, Burhan'ın boynuna daha sıkı sarılmak zorundaydı. Birden bir daha geldi beli. Hemen peşinden de bir daha ve bir daha. Sonra da, adam dibine kadar geçirdi götüne. Siki canlanmış gibiydi. Kasılıp duruyordu. Birden götünün içinde bir bomba patlamış gibi oldu. Fışkırtıyordu adam. O kocaman sikinin hepsini götüne sokmuş, tohumlarını karnının içine boşaltıyordu.

          Kocasının ağzının içine inledi. Kendinden geçmek üzere olduğunu hissediyordu. Ama Burhan bırakmadı onu. Sımsıkı sarılmış, yere yığılmasına izin vermemişti. Titreye titreye, öylece duruyor ve adamın fışkırmalarının bitmesini bekliyordu. Götü, sanki içindeki siki emiyor, sağıyordu. Sonra duruldular.

          Ayla, içindeki sikin yavaş yavaş inmeye başladığını farketti önce. Peşinden de, dışarı kayıverdi. Aynı anda da, götünden sızan beller, bacaklarının iç taraflarından, dizlerine doğru akmaya başladı. Bunu hissetmek, içinde yeni bir ateşin yanmaya başlamasına neden oldu yalnızca. Hala bulutların üstündeydi. Hala yeryüzüne inememişti. Bacakları hala onu taşıyamayacakmış gibiydi. Bereket ki kocası hala sıkı sıkı tutuyordu onu. Yoksa locaya geri dönebilecek gücü, asla bulamayacaktı Ayla. Birlikte yavaş yavaş yürüdüler. Kendini, kanapenin üstüne bir torba gibi bıraktı. Arkasına yaslanmış, bacakları alabildiğine aralık oturuyordu şimdi.

          Sonra Burhan'ın önünde, bacaklarının arasında çömeldiğini gördü. Biran için gözgöze birbirlerina baktılar. Sonra kocası, başını kasıklarına gömdü. Onun dudaklarının amının dudaklarına yapıştığını hissettiğinde, yine titremeye başladı vücudu. Bir vantuz gibi emiyordu Burhan. İçine dolmuş tüm belleri emip çıkarıyordu. Sonra dudakları götüne kaydı.

          Aynı emme hareketini, yeni sikilmiş götünde hissetmek, iyice uçurdu Ayla'yı. Yine beli geliyordu. Dakikalarca yalayıp emdi kocası. Amı da götü de boşalmış, temizlenmişti artık. Ama Burhan bırakmak bilmiyordu. Oralarda emecek bir şey kalmayınca da, bacaklarının iç taraflarına bulaşan belleri yalamaya başlamıştı. Ayla, gözünde çakan şimşeklerin etkisinde, inleyip duruyordu yalnızca.

          İkisini de kendine getiren, garsonun locaya gelmesi oldu. Önce elindeki hesap pusulasını uzattı, sonra da eliyle "gidiyoruz" işareti yaptı. Kalktılar. Dışarda hava, içerden sıcaktı. Küçük beyaz evlerin arasından giden daracık sokaklarda yürürlerken, Ayla'nın bacakları titriyordu. Neler gelmişti başına. Adı "Sik" olan bir gece kulübünde, inanılmayacak kadar kısa bir süre içinde, iki kere götünden, birer kere de amından ve ağzından sikilmişti. İnanılır gibi değildi. Üstelik bütün bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de sikilmeye gidiyordu yine. Garsonun locada ağzına giren sikini, başka deliklerine de alabilmek için, onun evine gidiyordu. Bunu düşünmek, garsonun o koskocaman sikini hatırlamasına neden olmuştu ve tüm bedeninin yeni bir heyacanın pençesine düştüğünü farkediyordu.

          Beş dakika sonra, garsonun evindeydiler. Tıpkı daha önceden söylediği gibi, iki kişi daha vardı içerde. Şimdi biraz şaşkın görünüyordu bu yeni Yunanlılar. Ayla, bunun nedeninin oraya habersiz gitmeleri olduğunu anlayabiliyordu. Ama üstünde dolaşan bakışlardan, onları rahatsız etmemiş olduklarının da farkındaydı.

          Garson çabuk çabuk konuşarak, arkadaşlarına birşeyler anlatıyordu. Bu arada Ayla da onları inceleme fırsatı bulmuş oluyordu tabii. Biri oldukça gençti. Tıpkı garson gibi, o da yirmili yaşların ilk yarısında olmalıydı. İkinci ise bayağı yaşlı görünüyordu. Kesinlikle kırkının üstünde olmalıydı. Saçları, şakaklarından başlayarak, hafifçe kırlaşmıştı. Ama inanılmaz bir çekiciliği vardı adamın.

          Garson hala arkadaşlarıyla konuşuyordu. Ayla onun yürüyüp arkasına geçtiğini gördü. Yaklaşıp ona arkadan sarıldı Yunanlı. İki eli, tıpkı birer pençe gibi gelip memelerini avuçlamıştı bir anda.

          İçi titredi. Başlıyordu işte. Buraya, bu eve sikilmek için gelmişti ve adamlar, onu fazla bekletmeden faaliyete geçmişlerdi bile. Gözlerini kapayıp, kendini bıraktı. Garsonun elleri, şimdi büstiyerinin altına girmişti. Onların ateş gibi yakan temasını çıplak memelerinde hissetmek, heyecanını bir kat daha arttırdı. Meme uçları bir anda sertleşip dikilmişti.

          Sonra genç Yunanlı sokuldu yanına. O önden geliyordu. İki eliyle büstiyerini tutup, çıkarıverdi. Bir anda, belden yukarısı çıplak kalmıştı Ayla'nın. Önündeki Yunanlı hafifçe eğilip memelerini yalamaya başladığında ise çıldıracak gibi oldu. Garsonun elleri de, gelip eteğini tutan o kocaman çengelli iğneyle boğuşmaya başlamıştı. Akıl almayacak kadar kısa bir süre sonra, iki genç Yunanlı erkeğin arasında, ayakkabıları dışında çıplak kalmıştı.

          Önündeki Yunanlının onu elinden tutup salonun ortasına doğru götürdüğünü farkettiğinde de, kendi kurtuldu ayakkabılarından. Şimdi, kelimenin tam anlamıyla çırılçıplaktı. Gözlerini kaldırdığında, yaşlı Yunanlının da çırılçıplak soyunmuş olduğunu görerek, müthiş heyecanlandı.

          Sırım gibi bir vücudu vardı adamın. Göğsündeki kıllar da, hafifçe kırlaşmıştı. Ama bu, ona daha da seksi bir hava veriyordu nedense. Ama Ayla'yı asıl heyecanlandıran bunların hiç biri değildi. Gözlerini adamın sikinden alamıyordu bir türlü. Biraz ince, ama upuzun ve yukarı doğru bir yay gibi kıvrıktı. Tam ortadaki halının üstünde durmuş bekliyordu adam.

           Kendini onun önünde yere, dizlerinin üstüne bıraktı. Bir elini uzatıp, gözlerini alamadığı siki sımsıkı tuttu ve okşamaya başladı. İnanılmayacak kadar sert ve sıcaktı elindeki erkeklik abidesi. Gözü başka bir şey görmez olmuştu. Biraz daha sokuldu. Ağzı açıldı ve dudakları, Yunanlı'nın sikinin başına kapandılar. Adamın kalçaları da, aynı anda hareketlendiler. Sikini, Ayla'nın ağzına sokup çıkarmaya başladı bir anda.

           Çevresindeki hareketleri gerçi sezinliyordu ama, gözlerini zevkle kapamış olduğu için, olup biteni göremiyordu Ayla. Onu biraz kendine getiren, ikinci bir sikin yanağına değmeye başlaması oldu. Gözlerini çevirip baktığında, bunun, garsonun arkadaşı genç Yunanlı'nın siki olduğunu gördü. Bu da, inanılmaz büyüklükteydi.

           Elini getirip, parmaklarını, ateş gibi yanmakta olan sikin çevresine doladı ve okşamaya başladı. Aynı anda da, öbür yanağında, üçüncü bir sikin, garsonun, tadını çok iyi bildiği o güzelim sikinin temasını hissetti. Öbür elinin parmakları da, onun çevresine dolandılar. Kendini zevkten uçmak üzere hissediyordu Ayla. Üç sik birden vardı şimdi önünde. Birbirinden güzel, birbirinden büyük üç sik.

          İp kopmuştu yine. Kendinden geçmişcesine, sikten sike geçiyor, Yunanlılar'ın o kocaman siklerini birer birer yalıyor, emiyor, yutuyordu Ayla. Bu siklerin, biraz sonra, hep birlikte vücudunun derinliklerine gireceklerini, onu zevkten çıldırtacaklarını bilmek de, o anda duyduğu zevki büsbütün büyütüyordu.

          Başını çevirip kocasını aradı gözleriyle. Köşede, öylece ayakta duruyordu Burhan. Büyülenmiş gibi seyrediyordu yalnızca. Siki kalkıp, şortunun önünü çadır gibi kabartmıştı. Bütün olanların böyle kocasının önünde olması ve bu yetmiyormuş gibi, Burhan'ın bundan inanılmaz derecede tahrik olması da, Ayla'nın şehvetten büyülenmesine neden oluyordu. Madem ki böylesine istekle seyrediyordu kocası, o halde ona gerçekten de seyredilmeye değer şeyler seyrettirmeliydi.

          Dikkatini yeniden gözlerinin önündeki, o hepsi birbirinden büyük, hepsi birbirinden güzel üç Yunanlı sikine verdi. Aslında, gece kulubünden beri aklı, garsonun sikinde kalmıştı. Locada, öteki iki Yunanlı onu aynı anda amından ve götünden sikerlerken büyük bir iştahla emdiği, içinden fışkıran tohumları büyük bir iştahla yalayıp yuttuğu bu güzelim, kocaman siki, alev alev yanan ve vıcık vıcık sulanmış amına istiyordu.

          Elini uzatıp garsonu sikinden yakaladı ve çekerek, yere oturmaya zorladı. Kuşkusuz ondan ne istendiğini anlamıştı garson. Bir anda halının üstüne uzanıverdi. Ayla'nın büyük bir tutkuyla içine almak istediği o kocaman siki, şimdi bir erkeklik abidesi gibi havaya dikilmiş, bekliyordu. Ama bütün isteğine rağmen, öteki iki Yunanlı'nın siklerini bırakıp garsona yönelemiyordu bir türlü Ayla. Amı bir nabız gibi atmaya başlamıştı.

          Tekrar Burhan'a baktı. Kocası, şimdi şortunun önünü açmış ve sikini dışarı çıkarıp eline almıştı. Paralize olmuş halinden, garsonun katkısıyla kurtuldu o anda. Elllerini uzatıp belinden yakalamış, çekiyordu Yunanlı.

          Bir anda ata biner gibi, üstüne çıktı onun Ayla. O kocaman sikin ateş gibi yanan başı amının dudaklarına değmeye başladığında ise artık yapabileceği tek şey kalmıştı. Bir anda oturuverdi.

          Sonunda olmuştu işte. Aklını başından alan o güzelim siki, içine almıştı. O kocaman şey, köküne kadar girmişti amına. Beyninin içinde zevk şimşekleri çakıyordu. Öteki iki siki unutmuştu sanki. İçini alabildiğine dolduran sikten başka bir şey düşünemiyor gibiydi.

          Ama öbür Yunanlılar onu bırakmaya niyetli değillerdi. Dudaklarına sürünen, onları aralayıp ağzının derinliklerine girmeye çalışan başka bir sikin başının, o kadife gibi yumuşaklığını ve değdiği yeri yakan sıcaklığını hissettiğinde, kendini bıraktı. Ağzını açıp bekledi yalnızca.

          Şimdi iki sik birden vardı içinde. Biri amında, öbürü ağzında. Zevkten bulanıklaşmış gözlerle, sikini ağzına sokanın, genç Yunanlı olduğunu gördü. Yaşlı olan üçüncü Yunanlı ise görüş alanında değildi artık. Ama onun nerede olduğunu merak edecek fazla zaman bulamadı Ayla. Kalçalarında dolaşmaya başlayan eller, üçüncü bir sikin de vücuduna girmek üzere olduğunu haber veriyordu.

           Kısacık bir an sonra da, yaşlı Yunanlı'nın sikinin başını, götünün deliğinde hissederek zevkle ürperdi. Sikile sikile, iyice büyümüş, genişemişti götü. Gerçi kocası gece kulübünün locasında, o küçük deliği hırsla emip içindeki belleri boşaltmıştı ama, hala bir şeyler kalmış olmalıydı. Bu nedenle de, vıcık vıcık kaygandı götü. Adam biraz bastırdığında, birden alabildiğine açıldı ve o kocaman Yunanlı siki, hızla içine kaymaya başladı. Bu da, tüm vücudu titreyerek belini getirmesi için yetti de arttı bile.

          Kendini biraz topladığında, sikiliyordu Ayla. Aynı anda, amından, götünden ve ağzından. Üç sik, hepsi birbirinden büyük, birbiriden güzel üç Yunanlı siki, üç ayrı yerden, üç ayrı zevk merkezinden, vücuduna girip çıkıyordu. O kadar çok zevk alıyordu ki, aklını kaçırabilirdi Ayla. Birden tekrar beli gelmeye başladı.

          Yunanlılar'ın arasına sıkışmış vücudu, bir dansözünki gibi kıvranıp bükülüyor, kıvranıyordu. Büyülenmiş gibiydi. Kendini, büyük bir istekle veriyordu Yunanlılar'a. İçine sik girebilecek tüm deliklerini veriyordu. Onlar da sikiyorlardı. Hırsla ve istekle. Vücudunu kullanıyorlardı. Kullanıyorlardı onu. Bunun farkına varmak ise aldığı zevki kat kat arttırıyordu nedense.

          Birer piston gibi amına ve götüne girip çımakta olan sikler, karnının içinde sanki birbirlerine karışmış gibiydiler. İleri geri, içeri dışarı hareketlerinden kaynaklanan sürtünme, milyonlarca sinir ucundan beynine zevk şimşekleri yolluyordu. Ağzı ise bir ama dönüşmüştü. Genç Yunanlı, onun omuzlarından sımsıkı tutmuş, o kocaman sikini ağzına sokup çıkarıyor, kelimenin tam anlamıyla ağzını sikiyordu.

          Bir daha aşağı inmemek üzere bulutların üstüne çıkmış gibiydi Ayla. Artık peşpeşe bile denilemiyecek kadar sık geliyordu beli. Öyle ki, kendini, saatlerce sürecek bir girdaba kaptırmış gibiydi.

          Bir taraftan da, almakta olduğu bu müthiş zevkin, kaçınılmaz olarak bir yerde biteceğini biliyor ve asıl zirveyi, vücuduna girip çıkmakta olan siklerin birer birer patlayıp, içini erkeklik sıvılarıyla doldurmalarını bekliyordu. Bu müthiş sikiş uzadıkça da, daha büyük bir isteğin içini kaplamaya başladığının farkındaydı.

          Onu böylesine güzel siken Yunanlılar'ın tohumlarını istiyordu. Amı, götü ve ağzı, yakıcı, canlı bellerle dolacaktı. Sanki beyni patlamıştı. Sonra müthiş bir şey oldu. Yunanlı'ların, üçü de, neredeyse aynı anda belini getirmeye başladı.

          Önce ağzındaki, saniyeler sonra götündeki ve hemen peşinden de amındaki sikler fışkırdılar. İçine tohumlar doluyor, üç deliği birden yakıcı erkeklik sıvılarını yutuyordu. Ayla, vücudunun derinliklerinde bir nükleer bomba patlamış gibi oldu bir anda. Gözleri karardı. Ne kadar zevkli bir bayılmaydı bu.

          Kendine geldiğinde, hala yerde, halının üstünde yatıyordu. Ama Burhan gelmiş ve yere oturup, başını kucağına yerleştirmişti. Yorgun yorgun kocasına bakıp gülümsedi.

          - "Ohhh seni çok seviyorum kocacım..." dedi sonra da.



Anasayfa